Diyanet raporu: FETÖ elli yıl sonra ne olacak?

Malumunuz, geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanı bir basın toplantısı ile FETÖ Örgütlü Bir Din İstismarı başlıklı bir rapor yayınladı. Yayınlandıktan sonra rapor hakkında birçok yorum yapıldı. Haliyle beğenenler olduğu gibi beğenmeyenler de oldu. Genel eleştiri ise geç kalınmış olmak idi. Bu rapordan sonra iki rapor daha bekliyorum. İlki darbe yapmaya girişmeleri beklenmeden diğer cemaatlerin de aynı şekilde incelenip değerlendirilmesi ve aziz halkımızın uyarılması.

Diyanet'in raporunun ardından bir kitap daha yayınlandı. Gülen Yapılanması: 15 Temmuz'a Giden Süreçte FETÖ'nün Analizi ve Tavsiyeler (İstanbul: İSAM, 2017) İlkine göre oldukça kapsamlı ve muhtevalı olan bu çalışma içindekiler bölümünden anladığım kadarı ile çözüm önerileri bulundurması, kimi problemlere dikkat çekmesi bakımından önemli. Bu kitabı da okur okumaz sizinle paylaşacağım.

Diyanet'in raporunda görmediğim bir diğer husus tabanını gelecekte bekleyen tehlikeler ve FETÖ'nün elli yıl sonraki haline dair projeksiyon.

Şöyle bir soru soralım: FETÖ tümüyle ortadan kalkar mı, yok olur mu? Bu soruya evet cevabı kolay kolay verilemez. Fetöcüler ortadan kalkmayacağına ve buhar olmayacaklarına göre varlıklarına bir şekilde devam edecekler. Sadece devlette güçlerini ve toplumda nüfuzlarını kaybederler ama varlıklarını aldıkları dış destekle bir şekilde sürdürecekler. Belki hiçbir zaman eski güçlerine kavuşamacayacaklar ama var olmaya da devam edecekler. Devlet ve toplum baskısı onları bir başka şekle dönüştürecek. Problem de tam burada başlıyor. Kapalı bir yapıya dönüşen bu insanlarla ilgili iki temel sorun bizi bekliyor. İlki bu toplumun zamanla İslam içinde sapkın bir tarikata veya yeni bir dine dönüşme tehlikesi, diğeri de FETÖ'cülerin yakınlarının psikolojik durumu ve toplumun bu yapıya mensup kişilere karşı nasıl davranacağını bilememesi.

FETÖ'cüler arasında taban olarak isimlendirilen, olayların pek farkında olmayan, olan onca olaya rağmen hâlâ örgüt liderine inanan bir kesim var. Kimi kör inançlılıktan, kimi hainlikten, kimi dönek denilmesinden korktuğu için, kimi de çok yakınları bu yapının elinde rehin olduğu için, öyle veya böyle bu yapıyla ilgisini devam ettiriyor, ettirecek. Bir kısmı kader kurbanı sayılabilecek bu insanlar biraz da devletin ve toplumun ihmaliyle bu yapının eline düşmüş, bir şekilde kurtulamamış. Bu durumda olanların tekrar kazanılması ve rehabilite edilmesi gerekiyor. Biliyorum, birisine FETÖ virüsü bulaşmışsa iflah olması kolay değil. Pişmanım dese bile ne kadar samimi olduğunu bilemiyoruz ve emin olamıyoruz. Psikiyatristler, psikologlar, sosyologlar, sosyal hizmetler uzmanları, iletişimciler konu üzerinde kafa yormalı ve bir program hazırlamalı, toplumu bilinçlendirmeli. Birilerinin bana, babası FETÖcü olan komşumuzun daha hiçbir şeyin farkında olmayan çocuklarına benim ve çocuklarımın nasıl davranmam gerektiğini öğretmesi gerekiyor. Bu sorunu ileride daha çok hissedeceğimizi düşünüyorum. Bu konuya bu kadar temas ettikten sonra ilk problemimize dönelim.

FETÖ'cülerden şu dönemde bir çözülme beklemek pek mantıklı değil. Yakın bir gelecekte de çözülme beklemiyorum. Savunma dayanışması ve kendilerine göre birer aziz mertebesine erişmeleri ve bunları hikayeleştirerek, menkıbeleştirerek kendi aralarında anlatmaları çözülmeyi engelliyor. İla nihaye böyle devam etmeyeceğine göre mahkemeler bitecek, cezalar verilecek, yaşam tekrar eski haline dönecek. Ancak o zaman insanlar şapkalarını önlerine alıp düşünmeye başlayacaklar ve sorgulamaya başlayacaklar. Çözülme şayet olacaksa ancak bu iç muhasebeden sonra olacak. Dışarıdan bir müdahele ile çözülme olmayacak, ancak kendilerini ve yapıyı sorgulayabilenler ayrılabilir.

Aralarında ayrılanlar olsa da bir kısım FETÖ'cüler toplumdan tecrid edilmiş bir vaziyette kendi içlerinde kapalı bir toplum olarak yaşayacaklar. Biraz dönmelerde olduğu gibi dışarıda başka içeride başka inançlı olacaklar. Bunu da hem kendilerinden olmayanlara karşı güvensizlik duymalarından, hem de kendi mensuplarını kontrol etmek için yapacaklar. Peki bu insanlar bir müddet sonra neye inanmaya başlayacaklar, ne olacaklar?

Tarihteki örneklerine baktığımızda üç ihtimalden söz edebiliriz.

İlki Dürziler ve Yezidiler gibi önderlerini ilahlaştıracaklar ve yeni bir din icad edecekler.

İkinci ihtimal Kadıyaniler gibi, önderlerini peygamber kabul edecekler ve yeni bir din ortaya çıkaracaklar. Bu şıkkı ilkine göre daha kuvvetli, sonrakine göre daha zayıf görüyorum.

Kadıyanilerin önderi Mirza Gulam Ahmed de kendisini Allah' ın göndereceğini söylediği "mesih" ve geleceği mu?jdelenen, kişileri doğru yola yöneltici (mehdi) olduğunu ilan etmiş, zamanla daha da ileri giderek kendisine, şeriat sahibi peygamberlerin sonuncusu demişti. Onun bir özelliğinin koyu bir İngiliz yanlısı olmasına dikkatinizi çekerim.

Üçüncü ihtimal de Şia fırkalarında ve Lahor Ahmedîlerinde olduğu gibi önderlerini mehdi kabul edip ölümsüz olduğuna ve kıyametten önce tekrar döneceğine inanmalarıdır. Bunu en kuvvetli ihtimal olarak görüyorum. Belki de görmek istiyorum. Çünkü aksi takdirde İslam dairesi içinde kalmaları pek mümkün olamayacak.

Bu üç ihtimalden ilkinin gerçekleşme ihtimalini çok zayıf görüyorum. Yapı kendi içinde ikiye bölünerek azınlık da olsa bir kısmının Kadıyaniler gibi önderlerinin peygamber olduğuna inanacaklarını, büyük bir kısmının ise Ahmediler gibi sadece mehdi olduğuna inanacaklarını söyleyebiliriz.

İlk ikisinin olma ihtimalinin az olmasına inanmamın nedeni bu tür inançların tarih boyunca İran ve Hint bölgesinde görülmüş olmasıdır. Dileğimiz ve arzumuz bilerek veya bilmeyerek bu yapı içinde bulunmuş ve bir türlü kendilerini kurtaramamış insanların Müslüman olduklarını unutmamaları, İslam dairesi içinde kalmaları, dünyalarını kaybettikleri gibi ahiretlerini de kaybetmemeleridir.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Ramazan ilahileri ve açıklaması

Aşıklara Edin Sala
05:00 Maddi ve Manevi Arınma İklimi Ramazan
10:00 Mutasavvıf Üftade Hazretleri'nin Beyitlerinde Ramazan
19:00 Mübarek Ramazan Geldi
31:00 Affet İsyanım Benim
47:00 Ben Bilmez İdim Gizli Ayan Sen İmişsin
52:00 Mutasavvıf Nakşi-i Akkirmani
01:02:00 "Eya Sen Sanma ki Senden Bu Güftarı Dehan Söyler"
01:15:00 "Saladır Mü'mine Gelsin"
01:23:00 "Müjde Mü'minler Size İhsan-ı Rahmandır Gelen"
01:36:00 "Ümman-ı Kerem Rahmet-i Rahman Ramazan'dır"

Ahmet Özhan'ın Ramazan hatıraları

02:00 Oruç mevsimi: Ramazan
05:00 Oruç Mevsiminin maddi ve manevi faydaları
10:00 Rahmet ve bereket ayı: Ramazan
15:00 Ahmet Özhan'ın Muzaffer Ozak ile hatıraları
20:00 Beyazıt'ta ramazan geleneği
24:00 İlahilere yansıyan ramazan nağmeleri
31:00 Ahmet Özhan'ın ramazan hatıraları
47:00 Ahmet Özhan'ın Sefer Dal ile hatıraları
58:00 Ahmet Özhan'ın Ömer Tuğrul İnançer ile hatıraları
01:09:00 Bir derviş ramazanı nasıl yaşar?
01:19:00 Ramazanda itikafa girmek neden önemli?
01:31:00 Kadir Gecesi'nin manası ve fazileti nedir?

ismailgulec.net