Bir tarikatte şeyh nasıl belirlenir?
Tasavvuf başlangıçta bireysel zahitlik iken zaman içinde kurumsallaştı ve bireylerin dini yaşam biçimleri ve yorumları öğretiye dönüştü. Bu öğretinin takipçileri ve uygulayıcıları oldu ve bunlar muhtelif mekanlarda bir araya gelerek tarikat oldular.
Tarikatların oluşması kurucu şeyhleri ile mümkün oldu. Bir sufînin, Allah dostunun etrafında toplanan muhiplere şeyhlerinin ismine, künyesine veya lakabına nispetle ad verildi. Abdülkadir Geylânî’yi takip edenlere Kadirî, Ahmede’r-Rufâî’yi takip edenlere Rıfâî, Ahmed Yesevî’yi takip edenlere Yesevî denilmesi gibi. Böylece tarikatlar oluştu.
Tarikatların kurucularına pîr, pîrin ardından gelenlere de şeyh adı verildi. Şeyhin kültürlere bağlı olarak farklı anlamları olmakla birlikte tasavvuf literatüründe şeyh, veli, pîr, mürşit anlamlarına gelecek şekilde kullanıldı. Türkçede ise şeyhin yanı sıra eren veya ermiş kelimeleri de kullanıldı. Kimi tarikatlarda ise şeyh yerine başka unvanlar da tercih edildi. Nakşıbendiler “hâce”, özellikle Türkistan sufileri şeyhlerine “ata” dediler. Îşân da kullanıldı ancak onlar dar bir bölgede kaldı. Türkistan sufîleri Anadolu’ya geldiklerinde şeyhlerine “ata” yerine “baba” demeye başladılar. Bektaşîler Balım Sultan ile birlikte “dede-baba” dediler.