Her şey okulda öğretilemez

Günümüzde okula yapabileceğinden çok daha fazla yük bindiriliyor. Okul, hem bilgi hem görgü hem ahlak hem davranış hem hikmet hasılı hayata dair her şeyi okuldan bekliyoruz. Acaba bu mümkün müdür?

Bence mümkün değil, okul çok önemli ama tek başına yetmez. Aile, mahalle, iş yerleri ve burada ismini sayamadığım birçok mahfil vardı ve buralarda halk için yazılan kitaplar kıraat edilir, bilgi aktarımının yanı sıra oturmasını, kalkmasını da öğrenirdi. Kabiliyeti varsa hikmet ve irfan sahibi de olurdu ve bu irfan ancak meclislerde kazanılırdı.

Ne demek istediğimi okula gitmeyen üç örnek üzerinden anlatmaya çalışayım. Günlük hayatımızda zaman zaman öyle derin ve içli sözlerle karşılaşırız ki ilave bir söz söylemek mümkün olmaz. Yerinde ve zamanında söylenen bu tip sözlerin büyüsü ve etkisi bizi öyle kuşatır ki, artık ne bizde bir söz söylemeye mecal ne de söz söylemeye ihtiyaç kalır.

Üniversite yıllarında, bir sahafın yanında çırak olarak çalışıyordum. Çalıştığım dükkâna devamlı gelen, kitap alıp satarak karnını doyuran yarı meczup birisi vardı. Bu adam, aldığı kitabı asla okumadan satmayacak kadar da kitaba düşkündü. O, ben ve Ali adında Cezayirli bir doktora öğrencisi dükkânda oturmuş konuşuyorduk. Galiba dükkânda bizden başka birileri daha vardı ama onların kim olduklarını tam olarak hatırlayamıyorum. Herkes birbirine nereli olduğunu soruyordu. Özellikle Türkçe konuşan zenci bir adam gören herkes Ali'nin kim olduğunu merak ediyor ve nereli olduğunu soruyordu. Ali de Türkçesini geliştirmek için bu tür konuşmaları bir firsat görür, nereli olduğunu sorana o da sorardı. Derken sıra bir kenarda sessizce oturmuş bir yandan çayını yudumlarken öte yandan eline aldığı kitabı karıştıran bizim meczuba dönerek "Sen nerelisin?" diye sordu. Bizimki de "Nereli olursan ol, adam olmadıktan sonra!" diye karşılık verince o bahis orada bitti. Kimse bu söz üzerine söz söylemeye ne cesaret edebildi ne söyleyecek söz bulabildi.

İkinci olay, bir hemşeri derneğinin otobüs şirketleri arasındaki sorunu çözmek üzere tertip ettiği bir toplantı esnasında cereyan etti. Otobüsçülerden biri, işi suculuk olan dernek yönetim kurulu üyesine dönerek şakayla karışık "Senin tuzun kuru, nasıl olsa Allah'ın suyunu satıyorsun." dedi. Bizim sucu döndü ve "Oğlum, Allah'ın olmayan bir şey var mı?" diye cevap verdi. Çevresinde hemen her sözden sonra ettiği küfürlerle tanınan bu adamdan gelen bu cevap karşısında otuzu aşkın insanın bulunduğu sıcak ve havasız odada kısa bir sessizlik oldu. Sanırım oradaki herkes, benim gibi cevaptan çok etkilenmişti.

Sizlere anlatacağım son olaya şahit olmadım. Sadece işittim. Hemşerilerim arasında deli olarak isimlendirilen ve yüzünde doğuştan bir iz bulunan birisinin başından geçiyor bu olay. Bizimki, İstanbul'a geliyor. Hali vakti yerinde tekstilci bir akrabasının Laleli'deki dükkanına uğruyor. Bizimki kapıdan içeri girince akrabası gayri ihtiyari gülümsüyor. Bunun üzerine bizimki adama dönüyor ve "Niye gülüyorsun? Yüzüme gülüyorsan, kader utansın. Kıyafetime gülüyorsan sen utan!" diye adeta ders verir gibi muazzam bir cevap veriyor. Bunun üzerine yanına vardığı zengin akrabası lal u ebkem kesiliyor. Kısa bir şaşkınlıktan sonra kendine geliyor ve hatasını anlıyor. Dükkanında bizim deliye uygun olan elbiselerden bir güzel donatıp biraz da harçlık verdikten sonra uğurluyor. Dükkân sahibi de arif adammış. Bizimkinin cevabı ne kadar arifâne ise, berikinin yaptıkları da o kadar necîbâne.

Peki, üçü de tahsilsiz ve çevresindekilerce çok önemsenmeyen bu insanlara böyle muazzam cevaplar verdiren şey nedir? Hangi okullarda öğrenmişlerdir böyle cevap vermeyi? İlkokul mezunu bile olmayan ve çevresindekilerce zaman zaman hor görülen bu adamlar nasıl böyle hikmetli sözler söyleyebiliyorlar? Sizlerden bu soruların cevaplarını düşünmenizi istirham ediyorum. Eğer bu sorularla ilgili bir sözünüz varsa bekliyorum.

Okullarda bilgimizi artırabiliriz ama hikmeti ve irfanı almamız pek mümkün değil. Hikmet ve irfan mekteplerini ihya etmeden kurtuluş yok bize.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Bayramdaki hikmet ve irfan

02:10 Dini Bayramları Nasıl Kutlarız?

03:45 Ramazan Bayramına Neden "Id-ı Fitr" Denilmiştir?

04:40 Bayramlar Bizim İçin Neden Önemlidir?

10:15 Arifler Bayrama Nasıl Hazırlanır?

29:45 Gökten İnen Sofra (Maide Suresi) Kur'an'da Nasıl Geçiyor?

53:20 Çocuklar İçin Bayram Ne Anlama Gelir?

Ramazan ilahileri

Nureddin Cerrahi "Terk Ehli" Sözüyle Ne Kast Etmiştir?

31:25 "Eğer Bilmiyorsanız İlim Sahiplerine Sorun Ayetini Nasıl Anlamalıyız?

34:45 "Zikir İnsanı Diri Tutar" Sözünden Ne Anlamalıyız?

38:40 Hz. Pir Hasan Sezai'nin Nutk'u Şerifi

57:40 "Semadan Sırrı-ı Tevhidi" İlahinin Yazılış Hikayesi

ismailgulec.net