Bosna’nın Bir Köyünde Bir Mevlit Akşamı

Birkaç günden beri bir araştırma için Bosna-Hersek’te bulunuyorum. Mevlid kandili akşamı Jajce’ye bağlı Divičani köyü camiine gittim. Nasıl olduğunu görmek için biraz erken gittim ve kandili baştan sona gözlemledim.

Yatsı namazından sonra okunan mevlit için cami erkenden dolmaya başladı. Cemaat arasında yaşlılar ve gençler olduğu gibi kadınlar da vardı. En arkadaki taburelere dizilen kadınlar rahmetli annem gibi giyiniyorlardı. Bundan 40 sene önce herhangi bir Anadolu kasabasındaki kadınlardan farklı değillerdi.

Camiye giren selamün aleyküm diyor ve boş bulduğu bir yere oturuyordu. Vakit gelince yaşlılardan biri kalkıp selâ okudu. Salânın makamı bizim dinlemeye alışık olduğumuz makamlardan değildi. Kendine has bir makamı vardı. Ancak okuyanın çok samimi olduğu okunuşundan anlaşılıyordu.

Daha sonra müezzin efendi yatsı ezanını okudu. Ezandan sonra ise salât u selâm getirdi. Kandil olduğu için mi yoksa her yatsı namazında ezan okunduktan sonra selat ü selam verildiğini anlayamadım. Daha sonra hiç beklemesen peşinden ezan okundu.

Salatüselamdan sonra cemaat ayakta olduğu halde dua etti ve yatsının ilk sünnetini kılmaya başladı. Kadınlar caminin bizde genellikle müezzin maksuresinin bulunduğu tarafında iki saf olarak namaza durdular. Kadınlar torun sahibi olacak yaşta idiler ve daha genç olanları üst katta kıldılar.

Sünnet kılındıktan sonra Fatiha vermek bizde aşr-ı şeriften sonra okunan “Sübhane rabbike rabbil izzeti amma yasifun ve selamün alel murselin” ayeti okundu ve “velhamdülillahi rabbi’l-âlemin” denildikten sonra Fatiha verildi. Farza başlandı.

Son sünnet ve vitr namazından sonra tesbih çekildi ve duaya geçildi. Cemaat fatiha okuyup dua ederken herkes yüksek sesle amin diyordu ve caminin her bir köşesinden senkronize olmayan biçimde amin seslerinin yükselmesi insana farklı şeyle düşündürtüyordu.

Tesbihat ve duadan sonra imam efendi içinde Hz Peygamber’den ve mevlitten bahsettiğini içinde geçen birkaç kelimeden anladığım çok uzun olmayan bir vaaz verdi. Vaazdan sonra Mevlit okuyacak heyeti ön tarafa çağırdı. İmam efendi mihrapta yüzü cemaate dönük otururken diğerleri karşısında yarım dair şeklinde arkası cemaate gelecek şekilde bir düzen aldı.

Heyette imamla birlikte dördü erkek, ikisi kız altı kişi vardı. Henüz 17-18 yaşlarında iki kız dairenin bir ucunda yan yana oturdular.

Mevlid’e müezzin efendinin Haşr suresinin 22-24. ayetlerini (Hüvallahüllezi ile başlayan) okumasıyla merasim başladı. Aşr-ı şerifin ardından cemaatle birlikte meşhur segâh tekbiri getirildi. Daha sonra heyetten biri “Mefhâr-ı mevcudât Hazret-i fahr-i lem Muhammed Mustafâ-râ salevât” dedikten sonra Boşnakça Mevlid’e başladı. Düz ve aynı şekilde tekrar edilen bir ritim ile birkaç beyit okunduktan sonra cemaat ile birlikte salavat getirildi. “Essalatü ve sellâmü aleyke ya resullulah, essalatü ve sellâmü aleyke ya habibullah, essalatü ve sellâmü aleyke ya ve şefîallah” denilerek Hz. Peygamber’e selâm verildi.

Daha sonra bir sonraki bahir okundu ve yine aynı şekilde cemaatle birlikte salât ü selâm verildi. Arada bir yerde imam efendi Fatiha verdi ancak nerede olduğunu anlayamadım.

Mevlid okuyanların biri dışında hepsi aynı ahengi tutturmuştu. Bahirler arasında cemaatle birlikte nakaratı İmam Busurî’nin Kaside-i Bürde’sinden;

Mevlâya salli ve sellim dâimen ebeden
'Alâ Habibike hayri'l-halkı külli-himi

Olan bir ilahi okundu. Ancak makamı bizim dinlemeye alışık olduğumuz makamdan farklı idi.

Heyette yer alan kızlar birlikte bir ilahi okudu. Heyetten biri okumaya “Amina hatun” ile başlayınca veladet bahrine gelindiğini anladım. Mevlit bahri okunurken bir genç içinde hediyelerin olduğu bir torbayı Mevlit okuyanların yanına bıraktı. Cemaate de meyve suyu ile şeker dağıtıldı. Mevlid’de böyle bir adet olduğu bilse idim gelirken ben de gelirken yanımda bir şeyler getirip bu samimi cemaate dağıtmak isterdim.

Biz Velâdet bahrinde;

Geldi bir akkuş kanadı ile revân
Arkamı sığâdı kuvvetle hemân

Doğdu ol saatte ol Sultân-ı Dîn
Nûr'a gark oldu semâvât-ü zemîn

Beyitleri okunurken ayağa kalktığımıza göre o bölüme gelinince hep birlikte ayağa kalkıldı, kıbleye dönüldü. Eller namazdakine benzer şekilde birbirine bağlandı. Kadınlar erkeklere göre ellerini biraz daha yukarıda bağlamışlardı. Ayakta Hz. Peygamber’in güzel isimleri zikir edasıyla söylendi ve salavat getirilip oturuldu.

Merhaba bahri okunurken Mevlithanlara meşrubat ve bardak getirildi. İmam efendi meşrubatı bardaklara doldurup heyete ikram etti. Merhaba bahri diğerlerinden farklı bir makamda okunması dikkatimi çekti. Bunun okuyandan mı yoksa adetten mi kaynaklandığını bilemedim.

Bahir bitince hep birlikte “Essalatü ve sellâmü aleyke ya resullulah, essalatü ve sellâmü aleyke ya habibullah, essalatü ve sellâmü aleyke ya ve şefîallah” denilerek selam verildi. Kızlardan biri bir ilahi okuduktan imam efendi tekrar Fatiha verdi.

İmam efendinin bir zikir edasıyla eline tespihi alıp “Estağfirullah” demeye başlaması ve cemaatin de ona iştirak etmesi ile Mevlit okumasının bittiğini, törenin diğer aşamasına geçildiğini anladım.

99 kez “Estağfirulah” denildikten sonra “Va’fu anna ya kerim va’fu anna ya fettâh” zikredilmeye başlandı. 33 kez tekrar edildikten sonra farklı bir salavat getirildi ve teravih namazlarında okuduğumuz selât-ı ümmiye 11 defa okundu.

Daha sonra sırasıyla üç defa “Hasbî Rabbî Cellallah Ma fî kalbî gayrullah,” 33 defa, kelime-i tevhid, 6 defa “irham hali ya müteali iğfir zenbi ya mütecelli”, 33 defa lafza-ı Celâl, 11 defa “Ente'l Hâdî, ente'l Hak; leyse'l Hâdî illâ Hû dünya fânî bâkiyâ Hu” üç defa segâh tekbir zikredildi. Peşinden heyette yer alanlar sırasıyla üç ihlas, Nas ve Felak, Fatiha ve Elif lâm Mim’i okudu. Aralarda ise hep birlikte segâh tekbir getirildi.

En sonunda hoca duaya başladığı. Arapça başladığı duaya cemaatin yüksek sesle söylediği aminler kubbeye yükseliyor gibiydi. İmam efendi duaları bir ilâhiyi terennüm eder gibi okuyordu. Ben Boşnakça dua eder diye bekledim ancak imam efendi Arapça başladığı duayı Arapça bitirdi. Boşnakça konuşmaya başladı. Mevlit esnasında dağıtılan ikramlar yenildi, içildi ve cemaat dağıldı.

Erkek cemaat masaları önceden hazırlanmış meyve, tuzlu ve tatlı atıştırmalık ve meşrubat ile doldurulmuş sohbethane adı verilen bir salona geçip çay-kahve eşliğinde sohbete başladı. Müsaade isteyerek ayrıldım.

Mevlid’in ne kadar önemli bir metin olduğunu Bosna’da da gözlerimle görmüş oldum.

Size bir Mevlid törenini yorum yapmadan aktardım. Artık yorumlamayı size bırakıyorum.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Mevlithanlık ve Mevlit okuma adabı

Bir mevlithan nasıl yetişir?
İyi bir mevlithan olmak için neleri bilmek gerekir?
İdeal bir bir mevlit merasiminde kimler olmalıdır?
Âşirhanlar, tevşihhanlar, mevlidhanlar, duahanlar
Mevlit okuma usulü nasıl?
Tevşih, kaside, ilahi, naat ve aşr-ı şerif okunmasının nedeni nedir?
Okunan tevşihler, ilahiler neye göre kim tarafından seçilir?
Camilerde okunulan mevlit ile tekkede okunan mevlit arasında bir fark var mıdır?
Meşhur mevlithanlar ve özellikleri

Şurûtu’s-Salât kitapları neden bahseder?

Şurûtu‘s-Salât, Mukaddimetü‘s-Salât, Salâtnâme gibi isimlerle de anılan kitap namazla ilgili konuları içerir.
Zaman içinde edebi bir türe dönüşür.
İslam etkisinde gelişen edebiyat türüdür. Şurutu’s-salat'ın sözlük anlamı "namazın şartları" olmakla birlikte farz, vacip, sünnet, müstehap ve mekruhlarından bahseder.
Ayrıca İslam ve iman esaslarını, başta temizlik/taharet, abdest, teyemmüm, gusül, ezan olmak üzere namazın öncülleri (mukaddime) ve şartları, rükünleri/farzları, sünnetleri, vacipleri, müstehapları, müfsitleri, mekruhları gibi bu ibadetinin edasına yönelik konuları içerir.
Maksat, ortalama vatandaşın faydalanması, bilgilenmesi hatta ezberlemesidir.

ismailgulec.net