Özgeçmiş
...
Gelelim kaygı ve endişelere;
1. Sistemin birkaç sene sonra yeniden değişecek olması: Türkiye henüz oturmuş bir toplum değil. Savaşlar, göçler, ekonomik çalkantılar vs. Eğer çevremizde büyük bir savaş çıkmazsa toplumun sakinleşip oturması on yılı bulur. O zamana kadar da birkaç değişiklik daha olur kanaatindeyim. Burada önemli olan yapılan değişikliğin öğrencilerin daha iyi yetişmelerine yardımcı olması.
2. Soru sayısı çok az, sağlıklı bir ölçüm yapılabilir mi? Sanırım bu konuda ölçme-değerlendirmeci arkadaşlar daha sağlıklı cevap vereceklerdir. Ancak soru sayısını çoğaltmak, sınav sayısını artırmak başka sorunları da birlikte getirdiği için ortasını bulmak gerekiyor. Bu teknik bir konu, uzmanlarına bırakmak lazım.
3. Özel okulların ekmeğine yağ sürecektir: Özel okulları önemsiyorum ve sayılarının daha da artmasını istiyorum. Ülkemizde oran hâlâ gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre çok düşük. Burada üzerinde durmamız gereken okulların denetiminin yapılması. Denetim sağlıklı olduğu müddetçe bence bir sorun yok.
4. Velilerin kaygısı: Sistemi bu hale getiren unsurlardan biri de haklı gibi görünüp zamanla şirazesinden çıkan bu kaygılar değil mi? İstenilen liseye girmek için her şeyin mübah olduğu bir sistem kuruldu. Rekabet arkadaşlığı öldürdü, kaygılar ferağat gibi asil duyguları. Sonra kalkıp biz niye böyle olduk diyoruz. Arkadaşını en büyük rakibi olarak gören çocuklardan ne olmalarını bekliyoruz biz.
5. Seçenekler azaldı: Yoksa arttı mı? Bir kere Fen Lisesi gibi liseler dışında kalanlar arasında fark olmayacağı için sorun daha da azalır. Yoksa her çocuk gittiği okula göre bir kast sistemi oluşturup kastıyla mı övünecek? Aralarında bir kilometre olmayan iki okul arasında öğretmen ve fiziki ortam bakımından hiçbir fark yok iken oluşturulan suni bir değer ile okulları niye listeliyoruz? Nitelikli okullar dışındaki okullar arasındaki sıralama doğal ve doğru değildir.
6. Çalışkan olmayanlar da çalışkanları etkiler: Çok doğru, çalışkanların çalışkan olmayanları etkilediği gibi çalışkan olmayanlar da çalışkanları etkiler. Burada iş okullara düşüyor. İdarecilerin bu konuda çok dikkatli ve sorumlu davranmaları gerekiyor. Gerekli yardımı uzmanlardan alarak tabi.
7. Öğretmenlere sorumluluk var yetki yok: Çok haklı bir tespit. Yetki verilmeden sorumluluk verilmez. Müdürlere de, öğretmenlere de güvenilmeli ve yetki verilmelidir. Bakanlık idarecilerinin ve öğretmenlerinin arkasında durmalı ve onlara güven vermelidir. Doğru yapan öğretmene sırf bir öğrenci şikayet etti diye haklılığına bakılmaksızın harcanmamalı, doğru ve haklı olan öğretmenlerini savunmalıdır.
8. Öğrencilerin 700-800 bini sınava girer. Burada görev öğretmen ve veliye düşüyor. Bir çocuğun fen lisesine girip giremeyeceğini, girse bile okuyup okumayacağını en iyi öğretmenleri bilir. Ancak gel de velilere çocuğunun fen lisesi sınavına girmesine gerek olmadığını anlat. Komşunun çocuğu giriyor, bizimki de girsin. Sen zaten benim çocuğumu sevmedin. Senin görüşünde olmadığımız için istemiyorsun ve bir sürü suçlama daha. Burada da öğretmenin arkasında sağlam durmak gerekiyor.
9. Sınavlara kimler girecek? Elimde yetki olsa bu konudaki karar okullara öğretmenler kuruluna bırakırım. Bir sınıfın dersine giren üç öğretmen bir araya gelip o sınıfta kimlerin sınavlara girip girmeyeceğine karar vermelidir. Hadi üç olmasın beş olsun. Beşte beşi girsin, beşte beşi de girmesin. Aradakileri de hocalar kararlaştırır. Ah nerde bizde o kurula güvenecek veliler! Bir gün gelir, o da olur inşallah.
10. Anadolu İHL’ye gitmek zorunda kalacak. Bakanın üzerinde dura dura kimsenin istemediği okula gitmeyeceğini söylemesine rağmen insanlar hâlâ bu endişelere kapılıyorsa önceki uygulamalarına bakmalarını ve kendilerini bir muhasebeye çekmelerini isterim. Zamanında yanlış bir şeyler olmuş ki insanlar tedirgin oluyor. Daha yüksek sesle ve kesin ifadelerle bunun olmayacağı söylenmeli.
11. Beklentilerin altında oldu: Kamuoyu ne bekliyordu bilmiyorum ama eksik olan ne varsa söylenmeli. Ancak bunlar öğretmen sendikaları, öğretmen meslek grupları, eğitimciler, uzmanlar, konunun muhatapları kendileri ilgilendiren kısımları ile katılmalı, görüşlerini önerileriyle birlikte söylemelidir.
Unutmayalım, bu çocuklar bizim ve onlar geleceğimiz. Düzelecekse hep birlikte düzelteceğiz.
...
Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.
Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.
Youtube videolarını izleyebileceğiniz, A'mâk-ı Hayal Sohbetleri, Kültürümüzde Şiir ve Mûsikî (TRT Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav TV) ve Mürekkep Damlaları (Vav Radyo)'ni dinleyebileceğiniz sayfadır.
Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...
Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.
Cemal Aydın tercümesinin diğer tercümelerden farkı
Mesnevî ile Batı klasikleri arasındaki farklar ve benzerlikler
Simyacı meşhur ve çok satan bir roman. Mesnevi’den mülhem midir?
Mesnevî neden bir şaheserdir?
Divan-ı Kebir’in Mesnevî’den farkı nedir?
Mevlana ve eserlerini okuduktan sonra müslüman olan Batılı var mı?
Mesnevî bize neyi öğretir? Onu okuyanlar ne kazanır?
Müstehcen fıkralardan dolayı eleştirenler var. Bu tür fıkraların yer almasının sebebi
Mehmet Akif, Tanpınar gibi büyük edebiyatçılar da Mevlana’ya hayranlar. Neden hayran oldular?
Mesnevi okuyanın ruh sağlığı yerinde olur
Mevlana denildiği için eleştiriler var. Mevlana’ya neden Mevlana deniliyor?
Batılıların Mevlana’ya ve eserlerine olan ilgisinin sebebi nedir?
Bizdeki bu Batı karşısında ezik duruşun sebebi
Mevlana şair midir, sufi midir, âlim midir, müderris midir?
Mevlana’dan etkilenen Batılı düşünür ve yazarlar
Mevlana hümanist miydi?
Muharrem ayı bizim için ne ifade eder?
Muharreme has uygulamalar
Taziye ayı denilir. Taziye nedir?
Maktel nedir ve ne için okunur?
Hadikatü’s-Süeada okunması adeti
Aşure nedir?
Aşure ne zaman pişirilir?
Aşure pişirmek ne demek?
Aşurenin tatlı olarak dağıtılması adeti nedir?
Aşure orucu nedir?
Muharremi anlatan çok ilahiler, nefesler