Halk dindarlığı okumuşların dindarlığından farklı mı?

Son yüzyılda, özellikle 1970’lerin ikinci yarısından sonra dedelerimizin nenelerimizin dini hayatı ve inançları sorgulandı. Zaman zaman kimi uygulamaların dinde yeri olmadığı söylendi, hatta daha da ileri gidip gizli şirk ile suçlayanlar bile oldu. Kırsaldan kente göç ve şehirlerde mahalle hayatının kaybolması ile birlikte değişen sosyolojik yapının da etkisiyle halk dindarlığı eski hüviyetinden hızla uzaklaşıp bugün neredeyse hayatımızdan çıkacak hâle geldi.

Halk dindarlığı gerçekten kitabî dinden farklı mıydı? Yoksa İsmail Kara Hocamızın işaret ettiği gibi aralarında sadece seviye farkı mı vardı? Ben ecdadımızın asırlar boyunca tevhidi ve Hz. Peygamber sevgisini imbikten süzülmüşçesine en saf haliyle yaşadıklarını, halkın dini tecrübesini bir halı gibi ilmik ilmik dokuduklarını düşünenlerdenim.

Söylediklerimi küçük bir örnek üzerinden, uyku duası ile izah etmeye çalışayım.

Uyku Kur’an’da ölümün kardeşi olarak zikredilir:

Geceleyin sizi öldüren (ölü gibi uyutan), gündüzün de ne işlediğinizi bilen; sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten (uyandıran) O’dur. Sonra dönüşünüz yine O’nadır. Sonunda O, yaptıklarınızı size haber verecektir. (Enam 60)

Peygamberimiz de “Uyku ölümün kardeşidir” (Beyhakî, Şuabü’l-iman, 4/183) buyurmuştur. Uyumayı ölmeye, uyanmayı da kıyamet günü yeniden dirilmeye benzetir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned) O yüzden uyumadan önce “Allahım! Senin isminle ölür ve Senin isminle dirilirim” (Buhârî, Daavât; Müslim, Zikr) diye dua ederdi. Hz. Peygamber’in nasıl uyuduğu da hadis kitaplarında tafsilatıyla yazılıdır. Yatmadan önce abdest alır (Suyutî Camiü’s-Sağîr), sağ tarafına yönelir, sağ elini yanağının altına koyardı (Sahih-i Müslim Zikir), ayaklarını kıbleye uzatmaktan içtinap ederdi. Uyumadan önce İhlas, Felak ve Nas surelerini okuyup eliyle vücudunu sıvazlardı. (Buharî, Kuran’ın Faziletleri) Daha sonra da Âyete’l-Kürsî’yi okurdu (Buhârî, Vekâlet). Otuz üçer defa suphanallah, elhamdülillah ve Allahu ekber dedikten sonra günün muhasabesini yapardı. (Buhari, Vüdu)

Kaynaklarda Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellemin uyumadan önce ettiği farklı dualar yazılı. Birkaçını nakledeyim:

Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. İşimi sana havale ettim. Sırtımı sana dayadım, sana karşı ümit ve korku besleyerek... Senden sığınacak yer yine sensin, senden kurtulacak yer de yine sensin. Allah’ım! İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin peygamberine iman ettim.

Allah”ım! Kullarını mahşerde topladığın veya mahşerde kaldırdığın gün beni azabından koru.

Rabbim, senin adınla yatağa bedenimi koydum ve senin vereceğin güç, kuvvet ve izinle o yataktan bedenimi kaldıracağım. Eğer ruhumu tutarsan ona rahmet et. Şayet ruhumu alıp götüreceksen salih kullarını muhafaza ettiğin yerde ruhumu muhafaza et. Uyumak ve uyku duası sahih hadis kitaplarında yani kitabî dindarlıkta böyle iken atalarımızın halk dindarlığını çocuklara öğretilen birkaç uyku duası üzerinden görelim.

Yattım Allah kaldır beni
Sağ yanıma döndür beni
Yatar da kalkamazsam
İmanımla gömdür beni

Diğeri:

Yattım sağıma döndüm sonuma
Melekler şahit olsun dinime imanıma
Yattım Allah kalkarım inşallah
Kalkarsam da kalkmazsam da
Eşhedüenleilaheillallah

Bir diğer dua:

Yattım sağıma, döndüm soluma,
Melekler şahit olsun dinime imanıma;
Kalkarsam ikbâlime, ölürsem vay hâlime.
Bismillahirrahmanirrahim Âyete’l-kürsi, ihlas veya fatiha.

Şimdi atalarımızın çocuklara öğrettikleri uyku dualarına yakından bakalım.

Önce ölümün uykunun kardeşi olduğunu hatırlatırcasına uyuduktan sonra uyanmama ihtimalini bilircesine bir dua: Yattım Allah kaldır beni. İkinci dua ise Hz. Peygamber’in sünnetini hatırlatmak için: Sağ yanıma döndür beni. Olur da unutursam sen beni sağ tarafıma döndür, yani Hz. Peygamber’in sünnetinden uzaklaşmama izin verme. Çocuk biraz büyüyünce bu duanın aynı zamanda güzel bir ölüm ve usulünce defnedilme arzusu olduğunu anlayacak. Büyüdüğümüzde büyük uykunun mezarda olduğunu ve oraya da sağ tarafımıza gelecek şekilde defnedileceğimizi öğreneceğiz.

Daha sonra duanın, küçücük bir çocuğa iman ile ölmenin, son nefeste kelime-i şehadet getirmenin ne kadar önemli olduğu ölene kadar unutmayacağı şekilde öğreten kısmı gelir:

Yatar da kalkamazsam
İmanımla gömdür beni

Diğer dua da aynı şekilde, sağ taraf üzerine uyumak sünnetini hatırlatarak başlar. Mümin ve Müslüman olduğuna melekleri şahit tutar. Bu melekler sözlerimizi ve davranışlarımızı, günahlarımızı ve sevaplarımızı kaydeden kirâmen kâtibin melekleridir. Çocuk henüz küçük iken tüm sözlerinin ve davranışlarının kayıt altına alındığını öğrenir. Daha sonra Hz. Peygamber’in ““Allahım! Senin isminle ölür ve Senin isminle dirilirim” duasının bir çocuğun anlayabileceği en güzel biçimde ve şekilde söylenmiş halini tekrar eder:

Yattım Allah kalkarım inşallah
Kalkarsam da kalkmazsam da
Eşhedü en lâ ilahe illallah

Ben kitâbî dindarlık ile halk dindarlığı arasında bir fark görmediğim gibi, atalarımız kitaplarda yazılı bilgileri en yalın, basit ve güzel Türkçe ile çocuklara öğrettiklerini, öğretilen her bilginin altında bir ayet, hadis veya sünnet yattığını görüyorum.

Haksız mıyım?




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Orhan Camileri ve Özellikleri

Neden Orhan Camileri? Osman veya Beyazıt, Murat vs değil?
Orhan camilerini nerelerde görüyoruz?
Bu camilerin kaç aded olduğunu konusunda elimizde bilgi var mı? Kaçı günümüze ulaştı?
Orhan camilerinin müşterek özelliği nedir?
Orhan dönemine mahsus başka nelerden bahsedilebilir?
Bu camileri yapan ustalar Türk müydü?
Bu camiler daha sonra yapılacak Süleymaniye cami formuna giden cami mimarisi içindeki etkisi oldu mu?
Orhan camileri arasında kiliseden çevrilen var mıydı?
Çandı adı verilen sistem nedir?
Orhan camilerinin resterasyonu konusunda problemler yaşandı mı?
Orhan cami ile Cuma cami arasındaki ilişki verir?
Orhan camilerinin büyüklükleri arasında ciddi fark var mı?
Yıkılıp yeniden yapılanlar var mı?
Bugün köy camileri mimarisi için örnek olabilir mi?
Orhan camilerinin Cuma namazı kılınması dışında bir işlevi daha var mıydı?

Bir vaaz ve nasihat kitabı: Tenbihü'l Gafilin

Tenbihü’l-Gâfilîn vaaz ve nasihat kitabıdır. Maverâünnehir bölgesinde yaşayan ve Türk olması kuvvetle muhtemel olan Ebü’l-Leys, fakihliği ile öne çıkan ancak temel İslam ilimlerinin hemen her alanında eser vermiş velut bir âlimdir. Ehl-i sünnetten, Hanefi fıkhının en önemli ve öncü isimlerinden bir fakih, müfessir, mütekellim/kelamcı ve aynı zamanda bir sufidir. Semerkant ve Belh’te müderrislik yaptığı, ahlak ve irşada dair konularda vaazlar verdiği de eserlerinin üslubundan anlaşılmaktadır.

Ebü’l-Leys’in eserleri, üslubunun akıcılığı, dilinin sadeliği ve tasnifteki başarısı ile dikkat çeker. Halkın seviyesine inerek anlaşılması zor olan meselelerin daha kolay öğrenilmesini sağlar. Sadece ders vermekle meşgul olmamış halkın da eğitimine önem vermiş bir alim. Kitaplarını ayet ve hadise dayandıran Ebu’l-Leys halkın içinde olmasa böyle bir kitap da yazamazdı. Bu yüzden eserleri Endülüs’ten Endonezya’ya kadar yayıldı ve asırlar boyunca İslâm dünyasının birçok bölgesinde Müslüman toplumların İslâm anlayışlarını ve dinî hayatlarını derinden etkiledi.

ismailgulec.net