Dervişlerin Defteri

Yenikapı Mevlevihanesi, Mevlevilik tarihinde oldukça önemli bir yere sahip. Bir kaç sene öncesine kadar metruk bir virane iken Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından bugünkü haline getirildi. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Yenikapı Mevlevihanesinin nasıl inşa edildiğinin hikayesini, Abdülbaki Baykara kitaba yazdığı takriz yazısında anlatıyor. Mevlevihane’nin ilk şeyhi Kemal Ahmed Dede’den sonra burası İstanbul’un önemli merkezlerinden biri olmuş, insanlar asırlar boyunca feyz almışlardır. Klasik şiirimizin son büyük üstadı Şeyh Galip, büyük bestekarımız Hammamizade İsmail Efendi bu dergahtan feyizlenen ulu kişilerdendir.

Defter-i Dervişan dergahın on dördüncü şeyhi Ali Nutki Dede tarafından yazılmaya başlanmıştır. Daha sonra kardeşi Nasır Dede, kardeşinin bu geleneğini devam ettirmiş, ondan sonra gelenler de defteri tutmaya devam etmişlerdir.

Mevlevihanenin şeyhleri tarafından tutulan bu defterlerde günlük olarak olan bitenler kayd edilmiş, dergaha gelenler, intisap edenler, hatta İstanbul’da olan cereyan eden mühim olaylar bile anlatılmştır.

Defterde vefat eden şeyhler, dervişler ve muhibbanın kayıtları, diğer tarikat mensupları şeyhlerinin vefat kayıtları, dergaha gelen ve çileye soyunan derviş, mukabeleye girenler, hücrelere yerleşenler, sikke giyenler, misafir mevleviler, dergahta vuku bulan doğum ve vefatlar, evlilikler, görevlendirmeler, tamirler, dergaha gelen hediyeler, atamalar, aziller, depremler, yangınlar, seller, bir takım gök hadiseleri ile devrin mühim olayları kaydedilmiş.

Bu defterler hiç şüphesiz Mevleviler için önemlidir. Ancak en az onlar kadar tasavvuf araştırmacıları, tarihçiler, şehir tarihçileri, kültür tarihçileri açısından da önemlidir. Bu yönüyle de oldukça kıymetli bir kaynaktır.

Böylesine önemli bir kaynak eseri titiz bir şekilde hazırlayan Sakarya Üniversitesini değerli hocaları Bayram Ali Kaya ile Sezai Küçük’e ve şık bir şekilde yayınlanmasını temin eden Zeytinburnu Belediyesine teşekkür ederim.

 

 





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Cudi Dağı ve Cizre'yi yakından tanıyalım.

Cudi Dağı ve Cizre'nin Kültür ve Tarihimizdeki Önemi
04:00 "Cudi- Nuh'un Gemisinin İzinde" Romanının Yazılış Serüveni
06:30 "Şeyh ve Kilise" Kitabının Yazılış Serüveni
16:00 Cudi Dağı İle İskender Paşa Camii Arasında Nasıl Bir Bağlantı Vardır?
17:30 Cizreli Şeyh Seyda Hazretleri Kimdir?
20:15 Diyarbakır Ulu Camii ve Cizre Ulu Camii'nin Ortak Yönleri
23:15 Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin Önemi Nedir?
32:00 Cizre'deki Şikeft-i Cüz Mağarası'nın Manevi Önemi
34:30 Cizre'deki Cebrail Kapısı'nın Tarihi Önemi
36:30 Sefine Festivali, Kültürel ve Dini Açıdan Ne İfade Eder?
43:00 "Cudi Dağı, Hz. Nuh'un ve Ümmetinin Sığınağıdır"
45:30 Hz. Nuh'un Gemisini Arayan Gencin Hikayesi

Kısas-ı Enbiya

Cevdet Paşa’nın ahir ömründe yazdığı bu kitabın tam adı: Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbâsî halifelerinden, diğer Türk-İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadar olan ilk devirlerinden bahseder. Bir nevi İslam tarihi de denilebilir.

Tanpınar’ın onun için söylediği şu sözler çok önemli: Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'da ve bilhassa da bu kitabın Peygamber'in hayatına ait olan kısmında nesrin kemal noktasına varmıştır. Türkçe'de Mevlid'den başka hiçbir kitap, bu kadar herkesin dilini konuşuyor hissini bırakmamaktadır.

ismailgulec.net