Devlet Dershaneleri


Devlet okulları ve halk eğitim merkezleri bünyesinde açılacak olan ücretsiz devlet dershaneleri için çalışma takvimi belli oldu. Buna göre milli eğitim müdürlüklerinde kurulan komisyonlar 10 Ekim'e kadar kurs merkezini belirleyip başvuruları kabul edecek. 13-17 Ekim tarihleri arasında görevlendirilen öğretmenlerin onayı alınacak. Öğrencilerin hiçbir ücret ödemeden, istedikleri öğretmenlerden ders alabileceği kurslar 20 Ekim'de başlayacak. Hazırlıklarını tamamlayamayan okul ve halk eğitim merkezlerine biraz daha zaman tanınacak. Diğer taraftan kursların sorunsuz açılabilmesi ve işleyebilmesi için öğretmen transferi bile gerçekleştirilecek. Kurs verecek öğretmenin bulunmadığı durumlarda ek ders karşılığı dışarıdan öğretmen görevlendirilebilecek. Bazı okullar da kurs merkezi olarak kullanılacak. Nüfus yoğunluğu az olan ilçelerde merkezi bir okul, kurs merkezi olarak açılabilecek.

Bir tarafta dershaneler kapatılırken diğer tarafta devlet eliyle dershane açmanın mantığı ne olabilir? Hafta içi anlatamadığı ve öğretemediği dersi hafta sonu iki saatte mi öğretecek öğretmenlerimiz? Derslerde çeşitli nedenlerle başarısız olan veya geri kalan kimi öğrencileri arkadaşlarına yetiştirmek üzere ilave programlar yapılabilir. Veya bazı derslerde başarısız olan öğrencilere başarısız oldukları dersler için takviye mahiyetinde dersler de olabilir. Bunu her okul kendisi düşünmeli, planlamalıdır. Bir ilçede veya ilde başarısız olan okullara yardım edilebilir ve desteklenebilir. Bunu de il ve ilçe milli eğitim müdürleri düşünmeli ve planlamalıdır. Dershaneleri kapatıyoruz derken okulları dershanelere çevirme ihtimalini göz ardı etmemeliyiz.

Bunun faydalı tarafları da olabilir. Belki şu sene içinde dershaneye gidemeyen öğrenciler için bir fırsat olabilir. Ama amacı öğrencileri hayata hazırlamak ve bilgi ve nitelik kazandırmak olan  devlet okullarındaki öğretmenlerin bu konuda işi sadece sınava hazırlayan dershane öğretmenleri ile rekabet etmeleri mümkün müdür?

İşin bir de sosyal ve psiklojik tarafı var. Çocukların ve öğretmenlerin hafta sonlarına göz dikmemek gerekiyor. Unutulmaması gereken bir husus da şu: Çocuklarımızın müzik, plastik sanatlar ve sportif aktivitelere de ihtiyaçları var. Aileleriyle birlikte gezmeye, eğlenmeye ihtiyaçları olduğu gibi. Bırakalım çocuklar biraz da çocukluklarını yaşasınlar, çevreyi tanısınlar, güzel sanatlarla, müzikle, sporla meşgul olsunlar.

İdareciler ve öğretmenler de okullarındaki başarıyı yükseltmek için gerekli ek önlemleri almalı. Merkezden gelen bir emirle yapılan işlerden pek hayır gelmiyor. Okulların insiyatif kullanmaları, zayıf oldukları alanlara göre tedbirler almalarını sağlamak en doğru yol.

İdarecilerin işleri bu. Yoksa idareciler başka işlerle mi uğraşıyorlar?

Son söz: Okullar TEOG veya YGS’ye değil, öğrencileri hayat sınavına hazırlamayı öncelemelidir.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Cudi Dağı ve Cizre'yi yakından tanıyalım.

Cudi Dağı ve Cizre'nin Kültür ve Tarihimizdeki Önemi
04:00 "Cudi- Nuh'un Gemisinin İzinde" Romanının Yazılış Serüveni
06:30 "Şeyh ve Kilise" Kitabının Yazılış Serüveni
16:00 Cudi Dağı İle İskender Paşa Camii Arasında Nasıl Bir Bağlantı Vardır?
17:30 Cizreli Şeyh Seyda Hazretleri Kimdir?
20:15 Diyarbakır Ulu Camii ve Cizre Ulu Camii'nin Ortak Yönleri
23:15 Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin Önemi Nedir?
32:00 Cizre'deki Şikeft-i Cüz Mağarası'nın Manevi Önemi
34:30 Cizre'deki Cebrail Kapısı'nın Tarihi Önemi
36:30 Sefine Festivali, Kültürel ve Dini Açıdan Ne İfade Eder?
43:00 "Cudi Dağı, Hz. Nuh'un ve Ümmetinin Sığınağıdır"
45:30 Hz. Nuh'un Gemisini Arayan Gencin Hikayesi

Kısas-ı Enbiya

Cevdet Paşa’nın ahir ömründe yazdığı bu kitabın tam adı: Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbâsî halifelerinden, diğer Türk-İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadar olan ilk devirlerinden bahseder. Bir nevi İslam tarihi de denilebilir.

Tanpınar’ın onun için söylediği şu sözler çok önemli: Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'da ve bilhassa da bu kitabın Peygamber'in hayatına ait olan kısmında nesrin kemal noktasına varmıştır. Türkçe'de Mevlid'den başka hiçbir kitap, bu kadar herkesin dilini konuşuyor hissini bırakmamaktadır.

ismailgulec.net