Kürk Mantolu Madonna Üzerine…

Sevgili Selçuk,

Tavsiyen üzerine Kürk Mantolu Madonna'yı bir çırpıda okudum. Hemen söyleyeyim. Çok beğendim. Adamın Türkçesi de güzel, tasvirleri de çok canlı. Niye şimdiye kadar okumamışım, hayıflandım. Önyargı kötü bir şey galiba. Önümüze ördüğümüz kalın bir duvar. Kendimiz ördüğümüz için de yıkması biraz zor. Yoksa zindan mı demeli, neyse…

Üzüldüm, Sebahattin Ali adına. Hem böylesine yetenekli bir yazarı genç yaşında kaybetmek üzücü. Hem de yine böyle yetenekli bir yazarın kalemini ideolojisinin hizmet için basitleştirmesi ve daha iyilerini yapacabilecekken yapmaması üzücü. İdeolojiler bazen insanın ufkunu açıyor, bazen de hapsediyor bir yere. Kendini aşmak belki de düşüncelerini inkar etmeden değiştirip dönüştürmek, ilerletmek. İdeolojilerin de üstüne çıkabilmek.

Bir de eserin hikaye mi roman mı tartışması var. Nedense bende bir hikaye tadı bıraktı. Uzaktan seyreder gibi değil, içindeymişim gibi okudum, etkilendim. Sardı sarmaladı beni. Bir roman gibi okuyamadım. Çerçeve hikaye. Asl vurucu olan iç hikayede anlatılanlar. Zaten çerçeve de buna zemin hazırlamak için değil mi?

Ancak ben biraz çerçeve hikayedeki gencin kendisini Raif'e benzettiğini düşündüm. Ne kadar doğru bilmiyorum. Raif üzerine bir tez bile yazılabilir. Onun psikolojini çözümlemek ve anlamak o kadar kolay değil sanki. Ancak yaşayanların idrak edebileceği bir duygu var gibi geldi bana. Günümüz insanına ne kadar da yabancı bir karakter. Her şeyin maddileştiği ve tüketildiği bir ortamda insanın kendisini hatıraları içine gömmesi ve pişmanlığını bir ömür boyu yaşaması gerçekten herkesin yapabileceği bir şey değil.

Dikkatimi çeken başka olaylar da var. Mesela hikayelerdeki kadınlar hep olumsuz karakterler. Raif'in çevresindeki tüm kadınlar annesi ve ablası, hatta kızları bile çok olumsuz. Ayıbetmemek için bir kaç erdemli yönünü söylüyor ama peşinden nasıl sıradan olduğunu da hissettiriyor. Saygı duyduğu kadın neredeyse yok. Acıdığı kadın var. Kendisine yapılanların intikamını mı alıyor ne! Bu bakımdan da ilginç.

Çerçeve hikaye olmasa ve sadece iç hikaye olsa yine de roman diyecekler miydi, bilmiyorum. Hoş, çerçeve hikaye romanlar da var. Ama bu çerçeve hikayesi meselesi çok kadim bir gelenek bizde. Biz durduk yerde bir şeyler anlatan bir millet değiliz. Bir vesile olması lazım. Çerçeve hikayenin en önemli işlevi bizim kültürümüzde kanaatimce bu. Masasında bulduğu bir defterden okumak ile dağbaşında rastladığı bir adamdan dinlemek arasında mahiyet itibarıyla ne fark var?

Hikaye kahramanının Sebahattin Ali ile benzerlikleri olduğu da yazılıp çizilmiş. O kadar detaylu düşünmedim, bilmiyorum. Orası başka bir hikaye. Öyle olup olmaması doğrusu beni fazla da ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren kısmı çok beğendim, etlkilendim ve hikayeden sonra içimde bir burukluk hissettim. Etkisini ertesi gün hatta günlere taşıyacak kadar hem de.

Televizyonlarda dizi furyalarının olduğu bugünlerde biri kalkıp dizi yapsa ne güzel olur, ya da Uzun Hikaye veya Babam ve Oğlum tadında bir film.

Sen ne düşünüyorsun bu konularda. Doğrusu merak ediyorum.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Cudi Dağı ve Cizre'yi yakından tanıyalım.

Cudi Dağı ve Cizre'nin Kültür ve Tarihimizdeki Önemi
04:00 "Cudi- Nuh'un Gemisinin İzinde" Romanının Yazılış Serüveni
06:30 "Şeyh ve Kilise" Kitabının Yazılış Serüveni
16:00 Cudi Dağı İle İskender Paşa Camii Arasında Nasıl Bir Bağlantı Vardır?
17:30 Cizreli Şeyh Seyda Hazretleri Kimdir?
20:15 Diyarbakır Ulu Camii ve Cizre Ulu Camii'nin Ortak Yönleri
23:15 Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin Önemi Nedir?
32:00 Cizre'deki Şikeft-i Cüz Mağarası'nın Manevi Önemi
34:30 Cizre'deki Cebrail Kapısı'nın Tarihi Önemi
36:30 Sefine Festivali, Kültürel ve Dini Açıdan Ne İfade Eder?
43:00 "Cudi Dağı, Hz. Nuh'un ve Ümmetinin Sığınağıdır"
45:30 Hz. Nuh'un Gemisini Arayan Gencin Hikayesi

Kısas-ı Enbiya

Cevdet Paşa’nın ahir ömründe yazdığı bu kitabın tam adı: Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbâsî halifelerinden, diğer Türk-İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadar olan ilk devirlerinden bahseder. Bir nevi İslam tarihi de denilebilir.

Tanpınar’ın onun için söylediği şu sözler çok önemli: Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'da ve bilhassa da bu kitabın Peygamber'in hayatına ait olan kısmında nesrin kemal noktasına varmıştır. Türkçe'de Mevlid'den başka hiçbir kitap, bu kadar herkesin dilini konuşuyor hissini bırakmamaktadır.

ismailgulec.net