Fesüphanellah demeden okunmayacak kitap: America the Beautiful

Alev Alatlı'yı bilmeyenimiz yoktur. Televizyonlarda çıktığı programlarda birikimi, bilgisi, zekâsı, anlattıkları, ezber bozan söylemi ile meraklı ve bilgiye aç izleyiciye kendisini zorla izlettirir. İzlerken de ne kadar da bilgili bir kadın maşallah, demekten de kendisini alamaz izleyici.

Bilgi ve birikimiyle bizleri kendisine hayran bırakan Alev Alatlı'nın Nasihatname üst başlığı altında yayınlayacağı on kitabın ilk ikisi çıktı. Serinin ilk kitabının adı ABD milli marşının ilk dizelerinden:

Ey sonsuz gökyüzünün altında dalgalanan amber rengi tahıl denizleriyle, meyve yüklü ovalarından yükselen haşmetli mor dağlarıyla güzel Amerika (America the Beautiful).

Şükran ve sevinç ilahisi olan bu şiir papaz okulunda okuyan bir kız öğrenci tarafından yazılmış. Bu toprakları Allah'ın kendilerine neden ve nasıl lütfettiğini unutturmayan ve daima şükrettiren bu şiiri açıklıyor kitapta Alev Alatlı. Bu şiirin söylenmesine giden olayları ta en başından alıp günümüze kadar getiriyor. Tabi Batı'nın bağırsaklarında ne var ne yok göstererek.

Kitabı tek cümle ile tarif et deseler "Batı'yı Anlama Kılavuzu" derdim. Antik Yunan, Roma ve Avrupa tarihi ile birlikte ABD'nin doğuşu ve yükselişi çarpıcı örnek olaylarla anlatılıyor. Tabi ki Batı'daki meşhur kurumların doğuşu ve işlevlerini de anlatılıyor. Kitabı okuyunca neden hiçbir zaman Batılı olamayacağımızı, olsak olsak kendisini Batılı sanan ve Alev Alatlı'nın deyimiyle erguvanilere hizmet eden uşak olacağımızı açık ve net bir şekilde görüyor ve anlıyoruz.

Kitabı okurken yoğun bir bilgi bombardımanına tutuluyoruz. Sadece zikredilerek geçilen, açıklanan ve gönderme yapılanlar isimler, olaylar, kitaplar, kavramları anlamak ve öğrenmek orta halli bir üniversite tahsiline denk. O yüzden anlatılanları anlamak için yanımızda birkaç ansiklopedi ve tarih kitabı bulunması gerekiyor. Şükür Google var da hemen öğrenebiliyoruz.

Kitabı okurken veya okuduktan sonra mutlaka okumanız gereken başka metinler de olacak. Alev Hanım'ın göndermede bulunduğu ve okurun bildiğini veya okuduğunu düşündüğü metinlere değinip geçiyor. Tam manasıyla anlamak için bu metinlere de bakmakta fayda var.

Alev Alatlı'nın bir programını izlediyseniz kitabı okurken onu dinliyormuş gibi hissedersiniz. Sanki karşınızda Alev Alatlı var ve size bir şeyler anlatıyor. Eksik olan kısım soru soramamanız, itiraz edememeniz. Olsun, TV seyrederken de soramıyoruz zaten.

Kitabı sanki yazarının ağzından dinliyormuş gibi olmasında üslubunun da etkisi var. Dedemizin veya babaannemizin anlattığı gibi anlatıyor, iyi dinle yavrum, iyi öğren yavrum, şunu da oku, buna da bak, anladın mı şimdi gibi ünlem ve ifadeler samimi bir hava kattığı gibi okur ile yazar arasındaki resmi havayı da dağıtıyor. Hepimizin bir büyüğün şefkatli kollarına ve bilge aklına ihtiyacımız olduğu şu günlerde Alev Alatlı bir ilaç gibi geliyor.

Alev Alatlı Batı'nın nasıl Hristiyan olduğunu daha doğrusu Hz. İsa'nın getirdiği mesajları nasıl tahrif ettiklerini, Hristiyanlık adı altında yeni bir din icat ettiklerini büyük bir vukufiyet ve sarahat ile açıklıyor. Roma'nın Hristiyanlığı kendi inanç sistemine uygun hale getirdiğini ve kurucusu Pavlus olan bir din olduğunu bu kadar açık söyleyen çok kişi yoktur.

Kitaptan öğrendiğimiz bir şey daha var. O da asırlardan beri Batı'da taht mücadelesi veren ailelerin ve tahta geçenlerin nasıl insanlar oldukları. Her şeyin fayda ve menfaat üzere olduğu mücadelede ilke ve kuralların olmadığını, dolayısı ile ahlak ve vicdan gibi kavramların bu dünyaya uzak olduğunu görüyoruz.

Kitapta okuduğumda sevindiğim husus Alev Alatlı ile benzer şeyleri düşünmek. Yıllar önce St Petersburg'u ziyaret ettiğimde Müslümanların böyle bir şehir inşa edemeyeceklerini, buna inançlarının ve vicdanlarının müsaade edemeyeceğini açıklamaya çalışan bir yazı yazmıştım. Alev Alatlı bu durumu güzel bir şekilde izah etmiş.

Bu yaşıma kadar heybetli bir saray, bir katedral, bir piramit, bir kolezyum, bir bulvar, şıkır şıkır bir şehir görmedim ki temelinde sömürü, cinayet, fuhuş, uyuşturucu, kara para yatmasın. Ne Londra ne Paris ne Roma ne New York ne de St Petersburg (Hele de St Petersburg) görkemli bir metropol olsun da insan kemikleri üzerine yükselmesin. Evsizlerin sığınıp titreştikleri karanlık köşeleri, şiddetin kol gezdiği arka sokakları bulunmasın.

Bu yüzden bizim onlar karşısındaki işimiz hiç kolay değil. Osmanlıların onlarla baş etmesi de mümkün değildi. Çünkü vicdanı vardı ve onların yaptıklarını yapmalarına izin vermeyen bir inanç sistemine sahiptiler.

Alev Alatlı sadece bir kitap yazmamış, bize Batı medeniyetine ve dünyasına bir pencere açıyor, kapıyı aralıyor. İçinde müzik var, film var, tarih var, coğrafya var. O yüzden şezlongda vakit geçsin diye okunacak türden bir kitap değil. Meraklı ve ilgili okur kitapta ismi geçen filmleri seyretmeye çalışır, şarkıları dinler, yerleri görmek ister, kitapları okur. Ancak o zaman tam manasıyla Alev Hanım'ın ne demek istediğini anlar. Yani aralanan kapıdan içeri girer.

Bir şey daha anlar. Pusulasını kaybetmiş bir gemi gibi ortalık yerde dolaşıp durduğumuzu. Ülkesi için dertlenen okur bu duruma üzülebilir ve ümitsizliğe düşürebilir. Ancak Alev Alatlı'nın sunuş yazısının son paragrafı ise bizi ümitsizlikten koruyan bir kalkan adeta.

Son temsilcileriyiz Gezegen'in iyiliği için yaşatılması elzem bir medeniyetin, bizi durduracak tek gerçek soğuyan güneşin dünyamızı yarı yolda bırakması ihtimali olmalı.

Bunun içinde ülkemizin günlük siyaseti ve kötülükleri içinde kaybolmadan büyük resmi aklımızda tutarak çalışmak, gayret etmek. Çünkü bu ülke Türkiye batarsa ümitler biter, okyanuslar taşar, iyiler kaybeder, melekler kaybeder, Habiller kaybeder, Hüseyinler kaybeder. Onlar kaybettiğinde de kimlerin kazanacağını biliyorsunuz.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Orhan Camileri ve Özellikleri

Neden Orhan Camileri? Osman veya Beyazıt, Murat vs değil?
Orhan camilerini nerelerde görüyoruz?
Bu camilerin kaç aded olduğunu konusunda elimizde bilgi var mı? Kaçı günümüze ulaştı?
Orhan camilerinin müşterek özelliği nedir?
Orhan dönemine mahsus başka nelerden bahsedilebilir?
Bu camileri yapan ustalar Türk müydü?
Bu camiler daha sonra yapılacak Süleymaniye cami formuna giden cami mimarisi içindeki etkisi oldu mu?
Orhan camileri arasında kiliseden çevrilen var mıydı?
Çandı adı verilen sistem nedir?
Orhan camilerinin resterasyonu konusunda problemler yaşandı mı?
Orhan cami ile Cuma cami arasındaki ilişki verir?
Orhan camilerinin büyüklükleri arasında ciddi fark var mı?
Yıkılıp yeniden yapılanlar var mı?
Bugün köy camileri mimarisi için örnek olabilir mi?
Orhan camilerinin Cuma namazı kılınması dışında bir işlevi daha var mıydı?

Bir vaaz ve nasihat kitabı: Tenbihü'l Gafilin

Tenbihü’l-Gâfilîn vaaz ve nasihat kitabıdır. Maverâünnehir bölgesinde yaşayan ve Türk olması kuvvetle muhtemel olan Ebü’l-Leys, fakihliği ile öne çıkan ancak temel İslam ilimlerinin hemen her alanında eser vermiş velut bir âlimdir. Ehl-i sünnetten, Hanefi fıkhının en önemli ve öncü isimlerinden bir fakih, müfessir, mütekellim/kelamcı ve aynı zamanda bir sufidir. Semerkant ve Belh’te müderrislik yaptığı, ahlak ve irşada dair konularda vaazlar verdiği de eserlerinin üslubundan anlaşılmaktadır.

Ebü’l-Leys’in eserleri, üslubunun akıcılığı, dilinin sadeliği ve tasnifteki başarısı ile dikkat çeker. Halkın seviyesine inerek anlaşılması zor olan meselelerin daha kolay öğrenilmesini sağlar. Sadece ders vermekle meşgul olmamış halkın da eğitimine önem vermiş bir alim. Kitaplarını ayet ve hadise dayandıran Ebu’l-Leys halkın içinde olmasa böyle bir kitap da yazamazdı. Bu yüzden eserleri Endülüs’ten Endonezya’ya kadar yayıldı ve asırlar boyunca İslâm dünyasının birçok bölgesinde Müslüman toplumların İslâm anlayışlarını ve dinî hayatlarını derinden etkiledi.

ismailgulec.net