Mustakimzade’ye yöneltilen sorular

Yazma eserlerle ilgilenenlerin görmekten ve bulmaktan hem çok hoşlandıkları hem çok çekindikleri metinlerden biri de mecmualardır. Çok korkmalarının sebebi mecmualardaki metinlerin farklılığı ve çokluğudur. Hoşlarına gitmesinin nedeni ise hiç tahmin etmedikleri ilginç konularda yazılmış metinlerin karşılarına çıkma ihtimalidir.

Müellifler genellikle bir kitap oluşturamayacak kadar kısa olan metinleri bir mecmuada toplarlar veya muhibbi, dervişi veya talebesi gibi bir yakını tarafından derlenir. Tüm mecmualar böyle değildir elbette. Özellikle müellif tarafından derlenen mecmualar böyledir. Ayrıca kimi kitapların yanına veya sonuna da eklenen bu tür yazılar vardır.

Bu tür metinler genellikle müelliflerin merak edildiğini düşündüğü konularda yaptığı açıklamalar veya kendilerine sorulan sorulara verilen cevaplardan oluşur. Sorular ise bazen derslerle veya sohbetle ilgili olabildiği gibi bazen toplumun gündemini meşgul eden konularda da olabilir. Yazılmaya değer bulunan konular genellikle dinî konularda olup tasavvuf karşıtı olanlar ile mutasavvıflar arasında olduğu gibi mevzuyu daha iyi öğrenmek veya ilk defa duyulan bir konu ile ilgili de olabilir. Tartışılan veya sorulan konu hakkında sevilen ve sözlerine itimat edilen bir büyüğün görüşleri merak edilir ve ne düşündüğü öğrenilmek istenir.

Bugünlerde gazete köşelerinde, dijital ortamlarda veya televizyon programlarında tartışılan konuların birkaç asır önceki hali gibi de düşünebiliriz. Ne demek istediğimi bir örnek üzerinden anlatmaya çalışayım.

Ensar Karagöz’ün Mustakimzade hakkında yaptığı ve başarılı bulduğum çalışmasında (İstanbul: Ketebe, 2025) eserleri hakkında bilgi verirken onun mecmua ve risalelerinin yanı sıra es’ile-ecvibe (sorular-cevaplar) başlığı altında yer alan ve kendilerine sorulan sorulara verdiği cevaplardan oluşan birçok eserinden bahseder ve sıralar.

Mustakimzade’nin mecmua ve esile-ecvibe türündeki eserlerine bakarak yaşadığı 18. Asrın ortalarından itibaren tartışılan konuları takip etmemiz de mümkün. O devrin dersleri ve derslerde işlenen konular ile toplumu meşgul eden, vaazlara konu olan tartışmaları öğrenmek için mecmua ve esile-ecvibe konularına bakmak kâfî.

Mustakimzade devrinde müderris olarak bir medresede ders vermese de evinde kendisinden ilim tahsil etmek isteyen talebelerine dersler verir, sohbetler eder. Mecmuaları çok olduğu için fikir vermesi bakımından sadece esile-ecvibe ve mektuplarına değineceğim.

Mustakimzade’ye sorulan sorulardan bazıları şöyle:

Cibril hadisi hakkında suale cevap: Cebrail aleyhisselâmın, Hz. Peygamber'in ashabıyla birlikte oturduğu bir vakitte gelip iman, İslâm, ihsan ve kıyamet alâmetleri gibi bazı sorular sorması ve Hz. Peygamber’in onlara verdiği cevaplara "Cibril hadîsi" adı verilmiştir. Mustakimzade’nin Arap dili açısından yorumlar.

Denniye kelimesine verilen cevap: Lugatlerde geçen deninne kelimesi üzerine yapılan açıklamalardır.

Dürnük: Bir dostu tarafından sorulan bir kelimeye verilen cevap. Benim de yeni öğrendiğim kelimenin anlamı çözücü imiş. Bu kelime elimin altındaki sözlüklerde bulamadığım bir kelime.

Hibrizi-Hibrikî kelimesinin anlamı üzerine bir soruya verilen cevap. Atlı asker, süvari anlamına gelen bu kelime de yaygın sözlüklerde bulunmuyor.

Vahdet-i Vücud reddiyesine cevap: Açıklaması isminde mevcut.

Kebikeç kelimesine açıklayan cevap.

Mavi ve kırmızı ile ilgili bir soruya verilen cevap. Mavi Muaviye’nin muhaffefi midir, sorusuna verilen cevap. Bunu da ilk defa duydum, okudum.

Seyyid Ahmet Rıfaî’nin kim olduğuna dair verilen cevap.

Hz. Cüneyd-i Bağdadî’nin bir sözünün açıklaması.

Mustakimzade esile-ecvibenin yanı sıra tertip ettiği, bugünün deyişiyle tablolaştırıp grafikleştirdiği eserlerdir. Bunların önüne kolayca ezberlemek veya bir arada görmek için hazırlanmış olmalı. Ayrıca hocalar için vaaz veya ders sırasında unutmadan anlatabilmelerine de yardımcı olur. Mustakimzade’nin tertip ettiği konular şunlar:

Aşere-i Mübeşşere yani cennetle müjdelenen on sahabe ve onların Hz. Adem’e kadar olan şeceresinden oluşur.

Silsiletü’l-Evliya: Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ali yoluyla gelen tarikatların silsilesinden bahseder.

Silsiletü’l-Hattatîn: Hulefa-yı Raşidin dönemi dönemi hattatlarına gelinceye değin olan hattatların silsilesi.

Silsiletü’l-Nakşıbendî: Şeyhi Mehmet Emin Tokadî’ye kadar olan Nakşî meşayihin listesi.

Virdler: Nakşî gelenekteki salavat, vird ve dualar.

Korunmak için okunan ayetler listesi.

12 imam için söylenen salavat.

Harf sırasına göre tertip edilmiş salavatlar.

Hz. Peygamber’in atalarının isimlerinin yer aldığı.

Noktasız harflerden oluşan salavatların yer aldığı liste.

Mektup, tezkire başlıklı konularda yazılmış eserler de aynı şekilde sorulara verilen cevaplardan oluşur. Mektupların özelliği üslubunun beliğ olması. İnşa örneği olacak şekilde kaleme alınması. At ve atçılık, çiçek suyu, bal gibi ilginç konuların yanı sıra rüya tabirleri de bulunuyor.

Bir veya birkaç varaklık metinlerden oluşan bu tür eserlerin önemi bize müellifin ilgi alanlarını ve inanç dünyası hakkında bilgi vermesi ve yaşadığı dönemde durduğu yeri göstermesidir. Sadece şu eserlere bakarak Mustakimzade’nin nasıl biri olduğunu anlamak mümkündür.

Bu tür çalışmalar iğne ile kuyu kazmak gibidir. Ancak bir o kadar da zevklidir. Genç araştırmacılara tavsiye olunur.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Orhan Camileri ve Özellikleri

Neden Orhan Camileri? Osman veya Beyazıt, Murat vs değil?
Orhan camilerini nerelerde görüyoruz?
Bu camilerin kaç aded olduğunu konusunda elimizde bilgi var mı? Kaçı günümüze ulaştı?
Orhan camilerinin müşterek özelliği nedir?
Orhan dönemine mahsus başka nelerden bahsedilebilir?
Bu camileri yapan ustalar Türk müydü?
Bu camiler daha sonra yapılacak Süleymaniye cami formuna giden cami mimarisi içindeki etkisi oldu mu?
Orhan camileri arasında kiliseden çevrilen var mıydı?
Çandı adı verilen sistem nedir?
Orhan camilerinin resterasyonu konusunda problemler yaşandı mı?
Orhan cami ile Cuma cami arasındaki ilişki verir?
Orhan camilerinin büyüklükleri arasında ciddi fark var mı?
Yıkılıp yeniden yapılanlar var mı?
Bugün köy camileri mimarisi için örnek olabilir mi?
Orhan camilerinin Cuma namazı kılınması dışında bir işlevi daha var mıydı?

Bir vaaz ve nasihat kitabı: Tenbihü'l Gafilin

Tenbihü’l-Gâfilîn vaaz ve nasihat kitabıdır. Maverâünnehir bölgesinde yaşayan ve Türk olması kuvvetle muhtemel olan Ebü’l-Leys, fakihliği ile öne çıkan ancak temel İslam ilimlerinin hemen her alanında eser vermiş velut bir âlimdir. Ehl-i sünnetten, Hanefi fıkhının en önemli ve öncü isimlerinden bir fakih, müfessir, mütekellim/kelamcı ve aynı zamanda bir sufidir. Semerkant ve Belh’te müderrislik yaptığı, ahlak ve irşada dair konularda vaazlar verdiği de eserlerinin üslubundan anlaşılmaktadır.

Ebü’l-Leys’in eserleri, üslubunun akıcılığı, dilinin sadeliği ve tasnifteki başarısı ile dikkat çeker. Halkın seviyesine inerek anlaşılması zor olan meselelerin daha kolay öğrenilmesini sağlar. Sadece ders vermekle meşgul olmamış halkın da eğitimine önem vermiş bir alim. Kitaplarını ayet ve hadise dayandıran Ebu’l-Leys halkın içinde olmasa böyle bir kitap da yazamazdı. Bu yüzden eserleri Endülüs’ten Endonezya’ya kadar yayıldı ve asırlar boyunca İslâm dünyasının birçok bölgesinde Müslüman toplumların İslâm anlayışlarını ve dinî hayatlarını derinden etkiledi.

ismailgulec.net