İttik Dede

Lefkoşa’yı gezen bir çok kişi, iyi, güzel de nerede burası, hiç karşılaşmadık, görmedik, diyebilir. Haklısınız, hem köşede bir yerde hem de küçük bir mekan. Selimiye Camii’in kuzey doğusunda II. Mahmut Kütüphanesi var. Bu kütüphanenin karşısında ise Kütüphane Sokağı bulunuyor. İttik Dede türbesi bu sokağın sağ köşesinde tek hücreli küçük bir oda. O yüzden dikkat edilmezse veya biri söylenmezse pek görülecek bir yer değil.

Her ne kadar ismi yitik anlamında olsa da burada medfun zatın kim olduğuna dair farklı görüşler var. Bir rivayete göre adı İsmail Çavuş. Bir başka rivayete göre ise Kıbrıs’ın fethine daha sonra Selimiye Camiin ilk imamı olacak Moralı Ahmet Efendi ile birlikte iştirak eden ve sokak çatışmalarında şehit olan Moralı bir asker. Bir diğer rivayete göre ise Alaybeyi Mehmet Bey.

Burası daha sonraki yıllarda ev olarak da kullanılmış. 118 yaşında vefat ettiği söylenen kimsesiz bir adamın burada yaşadığı anlatılır. Çalıcı Hasan adındaki bu adam geçimini çevre köylere hocalık yaparak sağlarmış. Birisinin yakını mı öldü, köyde imam da yok, o zaman bu adam çağrılır, o da okuduğu mevlit ve Kuranlar karşılığında aldığı ayni ve nakdi yardımlarla geçimini sağlarmış. Görünüşü de etkileyici imiş. Ucu süngülü bir asa ile dolaşırmış ve uzun sakalları varmış. Bir rivayete göre de Vaka-ı Hayriye’den sonra kaçan bir yeniçeri imiş. Çevresi bu adamın kerametlerine şahit olmuş olacak ki aynı zamanda şeyh olduğuna inanırmış. Biraz cezbeli bir zat olduğu anlaşılan bu efendi Başpiskopos Kiprianos’u atından çekip aşağıya alacak kadar cesurmuş. 

Başpiskoposu durduk yerde attan indirmemiş tabi ki. Osmanlılara karşı bir isyana kalkışan piskoposları gizlice dinlemiş, ertesi gün amacını gerçekleştirmek için Lefkoşa’nın Mağusa Kapısı’ndan geçmek üzere olan Başpiskopos Kiprianos’u katırından aşağıya çekip indirip çizmelerini çıkartmış ve içinde sakladığı halkı kışkırtacak mektubu bulmuş ve Kıbrıs valisine götürmüş. Böylece bir isyanı başlamadan bitirmiş ve başpiskopos ile birlikte hareket eden Girne, Larnaka ve Baf piskoposlarının da idam edilmesini sağlamış.

Türbe diyoruz ama öyle şaşalı bir yapı değil. Birkaç yıl önce Kıbrıs Evkaf İdaresi tarafından tamir edilen bu bina dikdörtgen planlı ve tek odalı. Kütüphane sokağına bakan tarafından içeri giriliyor. Girince hemen sol tarafta mezar var. Mezarın üzerinde de ahşap bir sanduka. Önceden sanduka güney duvarının dibinde imiş. Muhtemelen restorasyon çalışmalarından sonra şimdiki yerine alındı. Kuzeye bakan pencerede ise demir parmaklık var. Ziyaretçiler bu parmaklık üzerine dilek tutup çaput bağlıyorlarmış. Özellikle hasta olanlar kendi elbiselerinden yırttıkları bir parça kumaşı bağlayarak hastalığından kurtulacağına inanırmış. Ancak nasıl olsa yırtacağım diye eski elbise giyip gelmeyin, dileğiniz kabul edilmeyebilir. Şimdi pencere kapalı, dolayısıyla çaput bağlamak mümkün görünmüyor.

Neyse, bütün bu inanışlar bir yana biz Allah’ın sevgili bir kuludur, düşüncesiyle ziyaret ettik. İsmail Çavuş veya Mehmet Bey kim olduğuna bakmaksızın Lefkoşa’nın fethedilmesinde şehit olan tüm askerlerimizi düşünerek fatiha okuduk ve onların aziz hatırası önünde saygı ile eğildik.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Orhan Camileri ve Özellikleri

Neden Orhan Camileri? Osman veya Beyazıt, Murat vs değil?
Orhan camilerini nerelerde görüyoruz?
Bu camilerin kaç aded olduğunu konusunda elimizde bilgi var mı? Kaçı günümüze ulaştı?
Orhan camilerinin müşterek özelliği nedir?
Orhan dönemine mahsus başka nelerden bahsedilebilir?
Bu camileri yapan ustalar Türk müydü?
Bu camiler daha sonra yapılacak Süleymaniye cami formuna giden cami mimarisi içindeki etkisi oldu mu?
Orhan camileri arasında kiliseden çevrilen var mıydı?
Çandı adı verilen sistem nedir?
Orhan camilerinin resterasyonu konusunda problemler yaşandı mı?
Orhan cami ile Cuma cami arasındaki ilişki verir?
Orhan camilerinin büyüklükleri arasında ciddi fark var mı?
Yıkılıp yeniden yapılanlar var mı?
Bugün köy camileri mimarisi için örnek olabilir mi?
Orhan camilerinin Cuma namazı kılınması dışında bir işlevi daha var mıydı?

Bir vaaz ve nasihat kitabı: Tenbihü'l Gafilin

Tenbihü’l-Gâfilîn vaaz ve nasihat kitabıdır. Maverâünnehir bölgesinde yaşayan ve Türk olması kuvvetle muhtemel olan Ebü’l-Leys, fakihliği ile öne çıkan ancak temel İslam ilimlerinin hemen her alanında eser vermiş velut bir âlimdir. Ehl-i sünnetten, Hanefi fıkhının en önemli ve öncü isimlerinden bir fakih, müfessir, mütekellim/kelamcı ve aynı zamanda bir sufidir. Semerkant ve Belh’te müderrislik yaptığı, ahlak ve irşada dair konularda vaazlar verdiği de eserlerinin üslubundan anlaşılmaktadır.

Ebü’l-Leys’in eserleri, üslubunun akıcılığı, dilinin sadeliği ve tasnifteki başarısı ile dikkat çeker. Halkın seviyesine inerek anlaşılması zor olan meselelerin daha kolay öğrenilmesini sağlar. Sadece ders vermekle meşgul olmamış halkın da eğitimine önem vermiş bir alim. Kitaplarını ayet ve hadise dayandıran Ebu’l-Leys halkın içinde olmasa böyle bir kitap da yazamazdı. Bu yüzden eserleri Endülüs’ten Endonezya’ya kadar yayıldı ve asırlar boyunca İslâm dünyasının birçok bölgesinde Müslüman toplumların İslâm anlayışlarını ve dinî hayatlarını derinden etkiledi.

ismailgulec.net