Kapı ve eşik

Derken bu durumdan rahatsız oluyor ve kafamızı kaldırıyoruz. Bir de bakıyoruz ki arkamızda gerçek bir dünya var, boynumuzda zincir olduğu için göremediğimiz dünya. Aslında zincir boynumuzda değil, zihnimizde. Alışkanlıklarımız zincirimiz olmuş, kafamızı çeviremiyoruz.

Derken günün birinde başımızı çevirmeyi başarıyoruz ve bir başka dünya daha görüyoruz. Ama o dünyaya hemen gidilmiyor, kolay değil, bazı kuralları var.

En temel kural basamakları birer birer çıkmak. Yarım daire olan basamakların en genişi en altta, en darı en üstte Genişten dara, çoktan aza doğru bir yükseliş. Daireler yarım, çünkü dünya hayatı ve bizler de yarımız, kemale ermek, yani tamam olmak için o basamakları çıkıp o eşikten geçmemiz lazım. Geçip o iki kanatlı kapıdan içeri girip eksik olan tarafımızı tamamlayacağız.

İlk basamağı çıkıyoruz. Bu basamak şeriat katı. Şeriat katına tüm insanların çıkması mümkün değil. Şeriat basamağından yukarı çıkmak da herkesin kârı değil. Şeriat basamağından herkes yukarı çıkamıyor. Sonra tarikat basamağı. Onu başaranlar hakikat basamağına çıkıyor. Hakikat basamağını çıkan kişi ilk üç basamağın ne anlama geldiğini anlayınca arif oluyor ve marifet sahibi olarak dördüncü basamağa çıkmaya hak kazanıyor.

Basamaklar bitti. Bir kul ancak buraya kadar gelebilir. Bundan öteye geçmek bizim elimizde değil. Orada kapının açılmasını ve içeri alınmayı bekleyeceğiz.

Mihrabı andıran kapı iki kanatlı, yani hem zahir hem batın bilgisine sahip olmayı temsil ediyor. Her iki tarafında da yıldız motifi var. Yıldızlar gökleri temsil ediyor, basamaklar da yerleri. Kavs-i urucun iki aşaması. Önce bu dünyadan sonra da feleklerden geçildikten sonra miraç gerçekleşiyor. Bu ikisinden biri eksik olunca kapı tam açılmıyor ve kemâlat olmuyor. Kapı mihrap ve oradan cennete giden bir yol var. Bu kapının ardında sadece bir oda yok, uçsuz bucaksız bir kâinât var, sonsuz hayat var, cennet var.

Marifet basamağına çıkınca ve iki ilim ve irfan kanatlarını da takınca bize buyur denilme vakti gelmiş oluyor. Artık bundan sonra bizim elimizden bir şey gelmez, cazip bizi çekecek, meczup olarak mıknatısa demirin yapışması gibi koşup yapışacağız. Bu çekim gücüne muhabbet diyoruz, aşk diyoruz. Haliyle başı muhabbet sonu himmet olan bir yolculuk ve gayret var ortada.

Hasılı gördüğünüz sadece basamaklar ile bir kapı değil, hayatın kendisi, gerçeği, döngüsü. Her şey başımızı çevirmekle, ilk basamağa adım atmakla başlıyor. O yüzden ilk adım her zaman çok önemli.

Peki kapıdan içeri girince ne olacak, bir de ne olacağız?

Hiç. Her şey hiç için.

Hiç olabilenlere…

 

Not: Fotoğrafı Hüseyin Tunca çekti. Kendisine teşekkür ederim.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Bir hadis alimi nasıl yetişiyordu?

İslam Dünyasında İlim Tahsili
08:15 "Ravi" Kitabının Yazılış Serüveni
19:00 Basra, Kufe, Yemen Hadis İlmi İçin Önemli Merkezler mi?
38:00 Hadis Ravisinde Aranan Şartlar Nelerdir?
41:00 Hadis Ravilerinin Yolculukları Nasıl Gerçekleştirildi?
44:00 Türk ve İslam Dünyasında Kervansaraylar
50:00 Hicri İkinci Asırda Hadis Dersleri Nerede ve Nasıl Veriliyordu?
54:00 Hadis Halkaları Nedir?
01:01:00 İslam Dünyasında İlim Tahsili
01:07:00 Hicri İkinci Yüzyılda Hadis İlminde Müzakere
01:22:00 Bir Hadisin Sahih Olup Olmadığı Nasıl Anlaşılırdı?

Bayramdaki hikmet ve irfan

02:10 Dini Bayramları Nasıl Kutlarız?

03:45 Ramazan Bayramına Neden "Id-ı Fitr" Denilmiştir?

04:40 Bayramlar Bizim İçin Neden Önemlidir?

10:15 Arifler Bayrama Nasıl Hazırlanır?

29:45 Gökten İnen Sofra (Maide Suresi) Kur'an'da Nasıl Geçiyor?

53:20 Çocuklar İçin Bayram Ne Anlama Gelir?

ismailgulec.net