Özgeçmiş
...
Faik Paşa
Gezdiğimiz şehirlerde hep bir isim yaptırdığı eserlerle öne çıkıyor. Narda’da da Fatih dönemi idarecilerinden Faik Paşa ismi çıktı karşımıza. Faik Paşa yaşadığı dönemde şehri saray, cami, medrese, daru’t-talim ve imaretin yanı sıra dükkanlar, hamamlar ve değirmenlerle bir Türk şehri yapmış. Antik dönemden kaldığı düşünülen ve benim Narda’nın gerdanlığı dediğim köprüyü de yeniden yaptıran Faik Paşa.
Narda’nın tarihî eserleri arasında günümüze Faik Paşa ve Fayzulah Camileri ile imaret ve tekke kalıntısı kalmış. Evliya Çelebi’nin saydığı eserler bugün yok Narda’da.
Faik Paşa tarafından yaptırılan cami şehrin kuzeyinde ağaçların arasında bir yerde, adını imaretten aldığı söylene Merati köyünde. Bugn harap bir vaziyette olan cami etrafı yarım metre yükseklikte taş duvarla çevrili bir bahçenin içinde. Tuğladan yapılan minaresinin ise şerefisinden yukarıs yıkılmış. Etrafındaki taşlardan ve kalıplardan buranın tadilata girdiği anlaşılıyor.
Cami Rumeli’de erken dönem camilerinin tipik bir örneği. Kare planlı ve tek kubbeli olan camiin son cemaat mahalli yıkılmış. Yıkıntılardan revaklı ve açık olduğu anlaşılıyor. Gördüğüm bir fotoğrafında son cemaat mahallinin dışına taşan ahşap saçak ince ahşap direklerle yükseltilmiş ve kiremitle kaplanmış. Simdi sadece cami ana yapı üzerinde iki sıra kiremit kalmış. Giriş kapısı mermer söveli ve üstünde besmele ve kelime-i tevhid yazılı beyaz bir levha var. İçinde ise tezyinat namına bir şey yoktu ve yer yer dökülmüş sıvasından taşlar görülüyor. Mihraba mermer bir sehpa koymuşlar.
Muntazam taş işçiliği olan camiin dört cephesinde ikisi aşağıda ve büyük ikisi de yukarıda ve küçük pencereler var. Kubbenin taşıyıcı kasnağı bir buçuk metre yükseklikte sekizgen duvardan oluşuyor ve bu kasnağın dört cephesine birer pencere açılmış.
Camii yaptıran Faik Paşa’nın mezarının da bu cami avlusunda olduğu yazılı kayıtlarda. Bahçe duvarlarının kuzey batı köşesinde üstü açık yaklşık 12 m2 geninişlikte metruk taş binanın Faik Paşa’nın türbesi olabileceğine dair bilgiye tesadüf ettim. Faik Paşa’nın ilginç bir şahsiyet olduğunu şu anekdota bakarak söyleyebiliriz. Faik Paşa atadığı imamın vefat etmesi üzerine imam arar ancak istediği evsafa haiz bir imam bulamayınca camiin imamlığını ölene kadar kendisi yapar. Camiin çevresinde imaret, hamam da yaptırmış. Sanırım camiin cümle kapısının karşı tarafında çatısı olmayan kemerli bir kapısı olan taş bina imaret olmalı. Hamamdan ise herhangi bir iz kalmamış.
Camiden çıkıp şehre girerken gördüğümüz bir tabeladan içeri girdiğimizde bir Yunan mezarlığı çıktı karşımıza. Mezarlık ile yol arasında kalan ve içindeki merdivenlerden iki katlı olduğu anlaşılan bir bina vardı. Her tarafından ağaçların ve çalıların çıktığı, içi çöple dolu olan binayı dikkatlice incelediğimde eğer çok zengin birinin evi değilse bir tekke olabileceğini düşündüm. Çünkü meydan olabilecek kadar geniş bir odası, büyücek bir mutfağı bir çok odası vardı. Muhtemelen mezarlık da bahçesi idi.
Taş Köprü: Narda'nın Gerdanlığı
Narda’nın gerdanlığı olan Faik Paşa’nın yenilediği meşhur taş köprü 142 metre uzunluğunda ve tüm haşmetiyle duruyor. Ortasındaki büyük ve yüksek gözün her iki tarafında altışardan 12 göz varmış ama kenarlardaki küçük gözler iyice kapanmış, 11 göz kalmış diyorlar. Ben baktığımda ise yoldan taraftaki gözlerin de kapanmış olduğunu ve ortadaki büyük gözün ayağına kadar taşla doldurulduğunu gördüm. Şehir tarafında ise üç büyük üç küçük altı göz duruyordu.
Köprünün şehir tarafındaki ayağında, kafeleri geçer geçmez hemen sağda metruk bir bina daha var. Buranın da zamanında bir zaviye olabileceğini düşünmedim değil. Feyzullah camiin ise minaresi yıkılmış ve evlerin arasında bir mahbus gibi boynu bükük ele alınacağı günü bekliyor.
...
Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.
Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.
Youtube videolarını izleyebileceğiniz, A'mâk-ı Hayal Sohbetleri, Kültürümüzde Şiir ve Mûsikî (TRT Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav TV) ve Mürekkep Damlaları (Vav Radyo)'ni dinleyebileceğiniz sayfadır.
Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...
Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.
Neden Orhan Camileri? Osman veya Beyazıt, Murat vs değil?
Orhan camilerini nerelerde görüyoruz?
Bu camilerin kaç aded olduğunu konusunda elimizde bilgi var mı? Kaçı günümüze ulaştı?
Orhan camilerinin müşterek özelliği nedir?
Orhan dönemine mahsus başka nelerden bahsedilebilir?
Bu camileri yapan ustalar Türk müydü?
Bu camiler daha sonra yapılacak Süleymaniye cami formuna giden cami mimarisi içindeki etkisi oldu mu?
Orhan camileri arasında kiliseden çevrilen var mıydı?
Çandı adı verilen sistem nedir?
Orhan camilerinin resterasyonu konusunda problemler yaşandı mı?
Orhan cami ile Cuma cami arasındaki ilişki verir?
Orhan camilerinin büyüklükleri arasında ciddi fark var mı?
Yıkılıp yeniden yapılanlar var mı?
Bugün köy camileri mimarisi için örnek olabilir mi?
Orhan camilerinin Cuma namazı kılınması dışında bir işlevi daha var mıydı?
Tenbihü’l-Gâfilîn vaaz ve nasihat kitabıdır. Maverâünnehir bölgesinde yaşayan ve Türk olması kuvvetle muhtemel olan Ebü’l-Leys, fakihliği ile öne çıkan ancak temel İslam ilimlerinin hemen her alanında eser vermiş velut bir âlimdir. Ehl-i sünnetten, Hanefi fıkhının en önemli ve öncü isimlerinden bir fakih, müfessir, mütekellim/kelamcı ve aynı zamanda bir sufidir. Semerkant ve Belh’te müderrislik yaptığı, ahlak ve irşada dair konularda vaazlar verdiği de eserlerinin üslubundan anlaşılmaktadır.
Ebü’l-Leys’in eserleri, üslubunun akıcılığı, dilinin sadeliği ve tasnifteki başarısı ile dikkat çeker. Halkın seviyesine inerek anlaşılması zor olan meselelerin daha kolay öğrenilmesini sağlar. Sadece ders vermekle meşgul olmamış halkın da eğitimine önem vermiş bir alim. Kitaplarını ayet ve hadise dayandıran Ebu’l-Leys halkın içinde olmasa böyle bir kitap da yazamazdı. Bu yüzden eserleri Endülüs’ten Endonezya’ya kadar yayıldı ve asırlar boyunca İslâm dünyasının birçok bölgesinde Müslüman toplumların İslâm anlayışlarını ve dinî hayatlarını derinden etkiledi.