Adam giderse insanlık da gider

Birkaç hafta önce Ölür ise ten ölür canlar ölesi değil başlıklı bir yazı yazmıştım hatırlarsanız. Yazının ardından bir hanım okurumuz beni kadın-erkek ayrımına dikkat etmemekle itham etti. Öyle bir şeyi düşünmediğimi ve yapmadığımı, erkekler için de aynı şeyleri yazdığımı desem de verdiğim örneklerin hep kadınlardan olduğunu söyleyerek iddiasında ısrar etti.

Cinsiyet ayırımcılığı o ana kadar pek düşünmediğim ve üzerinde durmadığım bir konu idi. Öğrenci iken karşılaştığım bir sahneyi hatırladım birden. Kadıköy'de oturup Beyazıt'a okula gittiğim için her sabah vapura binerdim. Sisli günlerde de seferler iptal olurdu ve sisin kalkmasını beklerdik. Böyle bir günde fakülteden de tanıdığım devrimci bir grup arkadaşla karşılaşmıştım. İçlerinden önderleri olduğunu sandığım biri diğerlerine hitaben yapacağı konuşmaya "insanlar" diye başlayınca çok şaşırmıştım. Alışık olduğum bir hitap tarzı değildi. Ben olsam ya arkadaşlar diye başlardım ya da hanımlar ve beyler diye. Demek ki bu konu ta o zamanlardan beri varmış da benim ilgimi çekmemiş.

Algıda seçicilik böyle bir şey. O hanım okurumuzun uyarısından sonra bu konu ile ilgili her şey dikkatimi çekmeye başladı. İş adamı yerine iş insanı, bilim adamı yerine de bilim insanı dendiğini bilirdim ama bu kadar yaygınlaştığını bilmezdim. Sırasıyla tüm adamlar insan olmaya başlamış da benim haberim yokmuş meğer. Bu sonu alınmayan değiştirme arzusu büyük bir şehvetle atasözlerine ve deyimlere de sirayet edince dayanamayıp bu konuda bir şeyler yazmak zorunda hissettim kendimi. Önerilen atasözlerini nakledersem sanırım kendini daha iyi anlatmış olacağım.

Adam akıllı yerine layığıyla,

Sözünün eri yerine sözüne sadık,

Bu işin adamı yerine doğru kişi,

Adam yerine doğru dürüst

Liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Acaba bu değişiklikleri yaptığımızda gerçekten cinsiyet ayrımcılığına karşı çıkmış mı oluyoruz yoksa Türkçeyi elimizde elektrikli testere ile biçmiş mi oluyoruz? Bu sorunun cevabını vermeden önce 'adam' maddesi için TDK'nın Ötüken'in ve Kubbealtı'nın çıkardığı sözlüklere bir göz atalım.

1. Cinsiyete bakılmaksızın insan: Bakışı adam öldürür (Karacaoğlan).

2. Kişi, kimse, şahıs: Edip Hoca kahramanlık iddiâsı olmayan bir adamdı (Ahmet H. Tanpınar).

3. Erkek: Adamlar, kadınlar, çocuklar (Orhan V. Kanık).

4. Değerli, ahlâklı, fazîletli, güvenilir kimse: Ben bir adammışım diye övünmeye hakları vardır (Fâlih R. Atay).

5. (Bir yerde) Hizmet gören, iş yapan kimse: "Evde adamımız kalmadı." "Bu devirde adam bulmak çok zor."

6. Belli bir işle uğraşan, o işin ehli olan kimse. "Siyâset adamı." "Fen adamı." "Bilim adamı." "O bu işin adamıdır." O nasıl harp adamı ise ben de harp adamıyım (Ömer Seyfeddin).

7. Bir kişiye veya mak?ma mensup olan, o kişi veya makam için çalışan kimse: "Onun karşı tarafın adamı olduğuna bir türlü inanamıyorum." Adamınız cephâneliği, silâhlarımızı, askerlerimizi gözüyle görsün (Ömer Seyfeddin).

8. Birine yakın olan, onun sözünü ve hatırını kırmayan kimse: "Müdür benim adamımdır, işimi hemen yaptırabilirim." "O şefin adamıdır, isterse seni işe aldırır." [Kelime son üç mânâda isim tamlamasının ikinci öğesi durumundadır].

9. Herhangi bir kimseyi anlatmak için belirsiz zamir gibi kullanılır: "Adamın güleceği geliyor." Gece hatırını kırmadığınız adam bırakmadınız (Hüseyin R. Gürpınar).

10. Kadınlar kullandığında Koca: "Bizim adam dedi ki…"

Gördüğünüz gibi adamın on anlamından sadece ikisinde erkek anlamı var, diğer anlamları cinsiyet farkı gözetmeksizin hem kadın hem erkek için kullanılıyor. İçinde adam geçen deyimler yukarıdakinden pek farklı değil:

Adam almamak: Boş yer kalmayacak şekilde dolmak, çok kalabalık olmak: Yazlık sinemalar tıklım tıklım, adam almıyor (Sait Fâik). (Erkek, kadın, çocuk hepsini kastediyor)

Adam azmanı - Adamdan azma: Çok iri, vücûdu aşırı derecede gelişmiş kimse, insan azmanı: Yüzünde telli duvak, duvağı açtım bir kabak, adamdan azma, dişleri kazma (Eflâtun C. Güney). Bu bir kadın için söylenmiş.

Adam beğenmemek: Herkese bir kusur bulmak, kimseyi beğenmemek, insan beğenmemek.

Adam boyu: Uzunca bir insanın boyu kadar.

Adam değilim: Bir şeye karşı takınılan olumsuz tavrı, kızgınlığı göstermek için yemin ve tehdit sözü olarak şart cümlesinden sonra kullanılır: "Onun ağzının payını vermezsem adam değilim."

Adam etmek:

1. Hayâtını ve yaşayışını düzene sokmak, iş güç sâhibi etmek, yetiştirmek: Okuttum, adam ettim (Hüseyin R. Gürpınar).

2. Terbiye etmek, uslandırmak: Öteden beri dayakla uslanmayan yaramazları bunun içine hapsederek adam edermiş (Reşat N. Güntekin).

3. mec. (İşe yaramayan bozuk şeyleri) İşe yarar duruma getirmek: "Yıkadım, ütüledim, elbiseyi adam ettim."

Adam evlâdı: Terbiyeli, dürüst ve görgülü kimse, iyi yetiştirilmiş, iyi âile çocuğu, insan evlâdı.

Adam gibi: İnsana yakışır şekilde, beğenilen ve istenilen biçimde, efendice, insan gibi

Adam içine çıkamamak: Herhangi bir sebepten dolayı insanlarla karşılaşmaktan çekinmek, kendini kusurlu ve ayıplı hissetmek, insan içine çıkamamak.

Adam içine çıkmak (karışmak): Topluluk arasına girmek, insanlarla temas eder olmak, insan içine çıkmak.

Adam kayırmak: Kendisine yakın olan kimselere farklı muâmele yapmak, yakınlıkları dolayısıyle onları tercih etmek.

Adam kıtlığında (yokluğunda): Seviyeli, olgun, işe yarar, yerini dolduracak kimselerin bulunmadığı yerde ve zamanda, insan kıtlığında Adam kullanmak:

1. Yanında işine yardım edecek kimse çalıştırmak: "Hiç adam kullanmaz, evinin işini kendi yapar."

2. İşini gördüreceği kimseleri huyuna göre davranarak idâre etmek: "Adam kullanmayı çok iyi bilir, kimseyi kırmadan işlerini yürütür."

Adam olmak:

1. İş güç, mevki ve îtibar sâhibi olmak: Çatır çatır çatla! Biletçi olmuş da kendisini adam oldum sanıyor (Ahmet Râsim). O bâri adam olsun da kalmasın câhil (Mehmet Âkif). Adam olmaya niyet ettinse böyle hava cıva şeyleri unut (Ahmet K. Tecer).

2. Şahsiyet sâhibi ve iyi insan olmak: Doktor oldu ama adam olamadı (Sait Fâik).

3. mec. (İşe yaramayan bozuk şeyler için) İşe yarar duruma gelmek: "İki saat uğraştım, ama perdeler nihâyet adam oldu."

Adam oluncaya kadar dokuz fırın ekmek ister: Onun adam olmasına daha çok zaman var.

Adam salmak: Haberci göndermek.

Adam sarrafı: İnsanların karakterlerini, iç yüzlerini iyi anlayan, iyi ayırt edebilen kimse, insan sarrafı.

Adam (adamdan) saymak: Bir kimseye kıymet vermek, onu adam yerine koymak: "Seni orada adamdan bile saymazlar."

Adam seçmek: İnsanlar arasında fark gözetmek, herkesi beğenmemek, insan seçmek.

Adam sen de (adaam): Bir şeyin umursanmadığını, değerli görülmediğini ifâde eder:

Adam sırasına girmek (geçmek):

1. Önceleri değeri yokken sonradan kendisine değer verilir olmak.

2. Yaşı küçük olduğu için hesâba katılmazken çocukluktan çıkıp büyüklerle berâber olacak çağa girmek.

Adam tanımak: İnsanlar hakkında isâbetli ve doğru hükümler vermek, insandan anlamak.

Adam yerine koymamak (saymamak): Değer vermemek, hor ve hakir görmek, insan yerine koymamak.

Adama benzemek (dönmek): Görünüşü, kılığı kıyâfeti, saçı başı düzelmiş olmak, derbederlikten kurtulup düzgün bir hal almak.

Adamına düşmek (çatmak) - Adamını bulmak:

1. Ehlini bulmuş olmak.

2. Kinâye yoluyle ehline düşmemiş olmayı ifâde eder:

Adamına düşmemek: Evlendiği kimse kendisine uygun olmamak: "İyi bir kızdı, ama adamına düşmedi."

Gördüğünüz gibi burada da onlarca deyimden sadece bir-ikisi erkek anlamında, diğerleri hep insan, kişi yerine kullanılmış.

Şimdi sorumuzu soralım. Adamı insan yapmakla cinsiyet ayırımının önüne mi geçiyoruz yoksa Türkçeye büyük bir darbe mi vuruyoruz? Bu tür gayretkeşlikler Türkçeyi kısırlaştırıp fakirleştirdiği gibi en sıradan metinleri bile anlaşılmaz ve okunmaz hale getireceğini söylememe gerek var mı?

Bir meczup abimiz vardı. Bir bir arkadaş bu abimize nereli olduğunu sordu. Abimiz, nereli olursan ol, ne olursan ol adam olmadıktan sonra neye yarar, demesi hiç aklımdan çıkmaz.

Cinsiyet ayrımcılığına karşı çıkıyoruz diye adamlığı silmeyin, yoksa elimizde insanlık da kalmayacak.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Hz. Musa yaşadı mı?
Kur'an ve Tevrat'a göre Hz. Musa

Prof. Dr. Hakan Olgun, Mısır efsanelerine göre Hz. Musa ile ilgili anlatılan kıssaların doğruluğunu tartışıyor. Horus başta olmak üzere Mısır mitolojinin temel figürleri üzerinde duruyor.

05:00 Mısır mitolojisi bağlamında Hz. Musa

12:00 Kur'an kıssalarının mahiyeti

42:00 Mısır'ın politik ideolojisi

46:00 Kadim Mısır'ın Ma'at doktrini'nin toplum üzerindeki etkisi

51:00 İbranilerin Mısır'daki tarihsel varlığı

58:00 Kur'an ve Tevrat'ta Hz. Musa

01:25:00 Hz. Musa ve Çoban kıssası

Özer Ravanoğlu'nun Türkistan Hatıraları

Uzun yıllar Kırgızistan ve Kazakistan'da bulunan Özer Ravanoğlu'nun hatıralarını anlattığı programda değinilen konulardan bazıları şunlar:

Orta Asya bozkırında bir ülke: Kırgızistan

10:00 Orta Asya'daki mimari eserlerin yapım süreçleri

20:00 Yiğitbaşı Murat ve Beş Arkadaşının hikayesi

40:00 Ahıska Türklerinin yaşadığı zorluklar

55:00 Kültür ve Sanatta Kırgızistan

01:21:00 Türk dünyasının ünlü yazarı: Cengiz Aytmatov

ismailgulec.net