Nevâî’ye göre bir profesör neler yapmamalı?

Bugün Afganistan sınırları içinde kalan Herat'ta doğup Herat'ta ölen Ali Şir Nevâî (1441-1501), Türk edebiyatının en büyük ve en önemli birkaç isminden biridir. Anadolu sahası Türk edebiyatının gelişmesindeki katkısı büyüktür. Çok uzaklarda olmasına rağmen, erken klasik dönem Osmanlı şairlerini etkilemiş, meclislerde okunan şiirleriyle genç şairlere örnek olmuş büyük bir şairdir.

Zengin ve asil bir ailenin çocuğu olan Nevâî, meclisleriyle meşhur Hüseyin Baykara'nın çocukluktan beri yakın arkadaşı ve dostudur. Nevâî sadece şiirde değil, hat, musîkî, kat', tezhip gibi güzel sanatları da bilen değerli bir bilginimizdir.

Nevâî'nin bir diğer özelliği, Türkçenin Farsçadan geri kalır tarafı olmadığını göstermek için eserler kaleme almasıdır. Divan, hamse, tezkere, tarih ve biyografi kitapları ile dinî ve ahlâkî eserler kaleme alan Nevâî, bir parçası olduğu toplumun her bakımdan daha iyi olması için ömrü boyunca çalışmış, hamiyet-i milliyesi yüksek, örnek alınacak bir devlet adamıdır.

Ali Şir Nevâî ve Çağatay devri Türk edebiyatı hakkında maalesef ülkemizde yeteri kadar çalışan hocamız yok. Genç arkadaşlar nedense pek iltifat etmiyor Çağatay Türkçesine ve edebiyatına. Oysa Çağatay dönemi, özellikle Ali Şir Nevâî olmadan, Osmanlı sahası Türk edebiyatını tam manasıyla anlamak mümkün değil.

Mahbûbu'l-Kulûb

Nevâî'nin vefatından kısa bir süre önce kaleme aldığı Mahbûbu'l-Kulûb bir nasihatname. Eseri önemli kılan ölümünden hemen önce kaleme almış olması. Onlarca yıl devlet kademelerinde verdiği hizmetler esnasında kazandığı tecrübelerini, bilgi ve hikmet katarak devletin ve toplumun sağlıklı bir şekilde uzun yaşamasının sırlarını açıklıyor. Eser, devletin de başı olan hakandan başlayarak aralarında üst düzey devlet yöneticilerinin de olduğu kırk farklı meslek grubuna yönelik nasihatlerden oluşuyor ve127 tembih ile sona eriyor.

Mesleklerin bir kısmı bugün olmasa da söylenilen sözler hâlâ geçerli. Ben, Vahit Türk hocamızın Türkiye Türkçesine aktardığı metinden, bu meslek grupları içinde hocalar için yazdıklarını paylaşacağım.

Nevâî, "Müderrisler hakkında" başlığı altında bir müderrisin yani profesörün nasıl olması gerektiğini anlatır. Bu bölümü maddeler halinde aktarayım.

Nevâî'ye göre bir üniversite hocası;

1. Amacı makam olmamalı: Profesör olduğu günün ertesinde, dekan ve rektör olacağım diye tanıdığı-tanımadığı kimselere yaranmaya çalışmamalı, onun bunun önünde boynunu eğmemeli, bir şey olacağım diye ilmin izzetini bırakıp yaltaklanmamalı.

2. Bilmediği konuda söz söylememeli: Bir insan üniversitede hoca oldum diye kendisini her konuda uzman görüp ahkâm kesmemeli.

3. Derslerinde kendini övmemeli, kendini övmek için ders halkaları açmamalı.

4. Cahillikten dolayı sarığı büyük ve sarığının püskülü uzun olmamalı. Profesörlük alâmeti olan cübbeyi abartılı derecede gösterişli olmamalı ve olur olmaz yerde, mesela oğlunun sünnet düğününde, kızının nişanında giymemeli.

5. Övünmek için medresenin üst başını mesken edinmemeli. Gece gündüz üniversitede ortalık yerde dolaşıp durmamalı.

6. Alanı neyse onu iyi bilmeli.

7. Bildiklerini öğretmekten geri durmamalı.

8. Korkmasını bilmeyenlerden ve aşağılık adamlardan korkmalı ve sakınmalı. Bu bizim için biraz daha zor. Çünkü bu korkmasını bilmeyen aşağılıklardan bir kısmı üniversitede hoca ve yönetici olabiliyor. Dışarıdaki adamdan korunmak kolay da üniversite içindekilerden zor.

9. Yasakları meşrûlaştırıcı, haramları helâl yapıcı âlim olmamalı. Kitabın orta yerinden konuşmalı, keyfe göre karar vermemeli. İlmin ve hakikatin namusunu her şeyin üstünde tutmalı.

10. Olmayacak işleri veya daha önce yapılmamış işleri yapıyorsa onun okulda işi yoktur. Böyleleri ile sohbet etmek yasaklanmalıdır. Çünkü kuralsızlığı yaygınlaştırır. Üniversite teamüllerine aykırı hareket eden, uymayandan hoca olmaz, yönetici hiç olmaz. Yöneticiler hukuk kadar teamüllere de uyan kimsedir.

11. Bilgin, bildiği gibi amel etmelidir. Sigara içmek sağlığa zararlı diyorsa sigara içmemelidir.

12. Söyledikleri Allah ve resûlünün söyledikleriyle uyumlu olmalıdır.

Ve Nevâî'nin son sözü:

Bir müderris, her ne söylerse Tanrı'dan ve elçisinden, daha sonra ise müctehidlerin ve velîlerin sözlerinden söylemeli. Böyle müderrisler dinlenilir ve onlardan Tanrı sözleriyle peygamber sözleri öğrenilir.

Nevâî, bu sözleri 1500'de Herat'taki müderrisleri uyarmak için söylemiş. Sene 2020... İstanbul'daki profesörler için de geçerli olması, Nevâî'nin ne kadar büyük bir adam olduğunu göstermiyor mu?





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Muharrem ayına has âdetler

Muharrem ayı bizim için ne ifade eder?
Muharreme has uygulamalar

Taziye ayı denilir. Taziye nedir?

Maktel nedir ve ne için okunur?

Hadikatü’s-Süeada okunması adeti

Aşure nedir?

Aşure ne zaman pişirilir?

Aşure pişirmek ne demek?

Aşurenin tatlı olarak dağıtılması adeti nedir?

Aşure orucu nedir?

Muharremi anlatan çok ilahiler, nefesler

Muhabbet baldan neden tatlıdır?

Muhabbetin sözlüklerde sevgi, aşk, dostluk ve sohbet anlamları var, muhabbet ile bunlardan hangisi kastedilir?
Peygamberimiz ile ilgili söylenen şu söz bize ne der?
Muhammed’den muhabbet oldu hâsıl
Muhammedsiz nuhabbetten ne hâsıl
Tasavvufta ‘Muhabbet ızhar ister, fedakarlık ister” denir. Muhabbette izhar şart mıdır? Şartsa nasıl izhar edilir?
Aşıklar kara baht(ı) olur
Hakk'ın katında kutl'olur
Muhabbet baldan tatl'olur
Yiyemezsin demedim mi
Baldan tatlı olmasına rağmen muhabbettin yenilememesinin nedeni ne olsa gerektir?
Muhabbetin zirvesi “Rıza” imiş. Rıza muhabbette niçin zirvedir?
Genelde hep birbirine benzetilir. Sohbet ile muhabbet arasındaki fark nedir?
Bu ve bunun gibi daha bir çok sorunun cevabı videoda.

ismailgulec.net