Asker oldum piyade

Malumunuz, geçen hafta yeni askerlik kanunu Cumhurbaşkanı'nın imzalamasıyla resmen yürürlüğe girdi. Artık yeni bir dönem başlıyor. Yeni askerlik sistemi ne getirecek ne götürecek bilmiyorum, ülkemizin güzide güvenlik uzmanları tartışadursun. Ben yine meselenin başka tarafındayım. Askerlik kısalıp bedelli kanunlaşınca aklıma askerlik günlerim geldi. Korkmayın lütfen, burada size uzun uzun askerlik anılarımı anlatmayacağım elbette. Haberi okuyunca aklıma gelen bir mektuptan bahsedeceğim.

Bu arada mektuplardan bahsedince yaşlandığımı ve geçen asırda kaldığımı hissettim birden. Neyse, bu konuyu daha fazla deşmeyeyim.

Askerlerin en çok sevindiği anlar mektup aldıkları zamanlardı. Askerdeyken bana da birçok mektup gelmişti ve ben de çok sevinmiştim. Burada bunlardan birinden, yakın bir arkadaşımın yazdığı mektubun sonuna yazdığı şiiri sizlerle paylaşacağım. Mektubun sonunda yer alan şiir beni de şair yapmıştı. Sizi daha fazla merakta bırakmamak için şuracığa alıntılayayım:

Askerliğin yüz karası
Milletin kanlı yarası
Cin Ali'nin macerası
Git kazan ekmek parası

Askerlik senin neyine

Ulan be köpürmüş ayran
Pasaklı kendine hayran
Pejmurde sinesi püryân
Haydi tez nöbete davran
Askerlik senin neyine

Behey kösüre çatalı
Ula kestane mandalı
Yürüyen mantar kafalı
Unuttun mu bugün Salı
Askerlik senin neyine

Bitir askerliği bu yaz
Yola gel adam ol biraz
Varsa zamanın be haylaz
Al kalemi bir şiir yaz
Askerlik senin neyine

Doğanayım nükteyledim
Kötüdür sanma niyetim
Her ne dedimse nadimim
Laf olsun diye söyledim
Askerlik senin neyine

Mektubu okuyunca güle güle bir hal olmuştum. Etrafımdakilerin garip bakışlarını görünce gülme nedenimi açıklamam gerektiğini hissetmiştim. Şiiri dinleyince gülme konusunda benden geri kalmadılar tabiki.

Çok şükür, vaktim vardı ve ben de bu zırvanameye cevap yazabildim. Elime alınca hâlâ gülmekten kendimi alamadığım bu şiire cevap yazmak benim için zor olmamıştı:

Behey şaşkın ne söylersin sen bana
Döktürmüşsün dört kıtalık bir zırva

Zırvalamak kolay değil maharet ister
Olmalı sahibi güzel sanatlarda hüner

Ancak iyi kapmışsın dersini hocalarından
Almışsın ilgisiz teşbihleri ordan buradan

Dua et, şükret şi'rini hocaların görmedi
İnan kavuşmak çün Allah'a hiç beklemezlerdi

Hayfâ derlerdi, yazık olmuş emeklerimize
Çıkacak yüz bırakmadı bizde el alem içine

Oku bu mısraları öğren şiir nasıl yazılır
Behey ebleh, askere böyle densizlik mi yapılır?

Gören sanır sanki o hiç askerlik yapmayacak
Yeşil elbiseler giyip mıntıkaya çıkmayacak

Kudema sözüdür hoş gelir davulun sesi uzaktan
Anla bu sözden bir şeyler, askerlik anlaşılmaz ordan

Anlamak için karavana yiyip olmalısın er
Ancak o zaman anlarsın azıcık aklın varsa eğer

Belli ki vaktin bol harca zırvalamak için
Anlarsın elbet bir gün dakikanın saniyenin kıymetin

Ahh, dersin ne ola kırılaydı da iki elim
Yazmayaydım o zırvanameyi nerden bileyim

Tek sen yazmasaydın şu kötü zırvanemeyi
Zalim kader beni kimlere rezil rüsva etmedi

Ne diyeyim ben sana beddua etmektense dileğim
Yüce Allah'tan senin de asker olduğunu göreyim

Ey İsmail, yazdın bu mısraları lakin kim anlayacak
Kâfi mi acep bundan ders almak için aziz olmak

Askerlik unutuluyor ama böyle hoş ve güzel anıları hiç unutulmuyor. Ömür boyu süren asker arkadaşlığı, insana her şeyin değerini öğreten mahrumiyet, mantığın ne kadar kıymetli olduğunu insanın gözünün içine sokan olaylar, günün çok uzun olduğunu öğreten geçmek bilmeyen vakitler, uykunun tatlı kızartılmış ekmeğin bal gibi geldiğini insan ancak askere gidince anlıyordu. Bakalım yeni kanundan sonra gidenler nasıl duygular yaşayacaklar ve kendilerini nasıl hissedecekler.

Yeni kanun memleketimize hayırlı olsun.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Orhan Camileri ve Özellikleri

Neden Orhan Camileri? Osman veya Beyazıt, Murat vs değil?
Orhan camilerini nerelerde görüyoruz?
Bu camilerin kaç aded olduğunu konusunda elimizde bilgi var mı? Kaçı günümüze ulaştı?
Orhan camilerinin müşterek özelliği nedir?
Orhan dönemine mahsus başka nelerden bahsedilebilir?
Bu camileri yapan ustalar Türk müydü?
Bu camiler daha sonra yapılacak Süleymaniye cami formuna giden cami mimarisi içindeki etkisi oldu mu?
Orhan camileri arasında kiliseden çevrilen var mıydı?
Çandı adı verilen sistem nedir?
Orhan camilerinin resterasyonu konusunda problemler yaşandı mı?
Orhan cami ile Cuma cami arasındaki ilişki verir?
Orhan camilerinin büyüklükleri arasında ciddi fark var mı?
Yıkılıp yeniden yapılanlar var mı?
Bugün köy camileri mimarisi için örnek olabilir mi?
Orhan camilerinin Cuma namazı kılınması dışında bir işlevi daha var mıydı?

Bir vaaz ve nasihat kitabı: Tenbihü'l Gafilin

Tenbihü’l-Gâfilîn vaaz ve nasihat kitabıdır. Maverâünnehir bölgesinde yaşayan ve Türk olması kuvvetle muhtemel olan Ebü’l-Leys, fakihliği ile öne çıkan ancak temel İslam ilimlerinin hemen her alanında eser vermiş velut bir âlimdir. Ehl-i sünnetten, Hanefi fıkhının en önemli ve öncü isimlerinden bir fakih, müfessir, mütekellim/kelamcı ve aynı zamanda bir sufidir. Semerkant ve Belh’te müderrislik yaptığı, ahlak ve irşada dair konularda vaazlar verdiği de eserlerinin üslubundan anlaşılmaktadır.

Ebü’l-Leys’in eserleri, üslubunun akıcılığı, dilinin sadeliği ve tasnifteki başarısı ile dikkat çeker. Halkın seviyesine inerek anlaşılması zor olan meselelerin daha kolay öğrenilmesini sağlar. Sadece ders vermekle meşgul olmamış halkın da eğitimine önem vermiş bir alim. Kitaplarını ayet ve hadise dayandıran Ebu’l-Leys halkın içinde olmasa böyle bir kitap da yazamazdı. Bu yüzden eserleri Endülüs’ten Endonezya’ya kadar yayıldı ve asırlar boyunca İslâm dünyasının birçok bölgesinde Müslüman toplumların İslâm anlayışlarını ve dinî hayatlarını derinden etkiledi.

ismailgulec.net