Çok Önemli Bir Resim

- Hiçbir şey anlamadım!

- Aman bey! Çocuğun yanında çok güzel olmuş, de. Üzülür sonra yavrucak.

- İyi de, gerçekten ben hiç bir şey anlamadım!

- Yahu sen hiç çocuk psikolojisinden anlamıyorsun. Henüz altısında. Bir şeye benzemese de resim yapmaya çalışıyor. Sen resmine değil, resim yapma gayretine aferin de, takdir et.

- Çocuk cin gibi. Beğenmediğim halde güzel olmuş dersem anlamaz mı? Sonra kaş yapayım derken göz çıkarmayayım?

- Sen beni hasta edeceksin bey! Alt tarafı bir çocuğun çizdiği bir sürü resimden biri. Memleket meselesi haline getirme lütfen.

- Nasıl olacak bilmiyorum bu dediklerin. Ama deneyeceğim.

- Hiçbir şey bilmiyorsan ve anlamadıysan kendisine sor. Hem hoşuna da gider yaptıklarını anlatmak.

- Peki, senin dediğin gibi olsun.

Resime baktıktan sonra. - Ne oldu bey, bakabildin mi çocuğun resmine?

- Baktım. Kereta ne güzel resim yapmış öyle!

- Ne! Güzel resim mi?

- Evet, çok güzel ve de anlamlı. Yoksa sen görmedin mi?

- Gördüm görmesine de seni nesi bu kadar etkiledi, onu anlamadım.

- O zaman sen resmi anlamamışsın. Sadece bakmışsın.

- Yahu nasıl olur? Yanımda yaptı ve bittikten sonra gösterdi. Ben de çok güzel olmuş, dedim.

- Sonra ne yaptın?

- Öptüm, kucakladım. Aferin benim oğluma, dedim.

- Resim hakkında bir şey söyledi mi sana?

- Yoo, söylemedi. Sana söyledi mi?

- Bana söylediğini yapmadım diyorsun sen şimdi.

- Sana ne söylemiştim ben?

- Hani çocuğa resmini anlattır gibi bir şeyler söylemiştin.

- Haa, evet. Söyledim.

- İşte ben de onu diyorum. Sen bu soruyu sormadın mı çocuğa?

- Allah Allah! Galiba sormadım. Sadece çok güzel olmuş, dedim hatırladığım kadarıyla.

- Sormadığına göre sen resmi anlamış olmalısın.

- Bildiğin çocuk resmi işte. Eve, ağaca benzetilmeye çalışılmış garip şekiller.

- Hımmm.v - Sınıflarında öyle güzel ev ağaç resmi çizenler var ki görsen şaşırırsın.

- İlginç.

- Bizim çocukta resim kabiliyeti yok galiba.

- Anlamıyorum seni. Peki çok güzel ev ağaç resmi yapan çocuklara sordun mu?

- Sordum tabii ki. Pek de akıllılar. Öyle güzel anlatıyorlar ki.

- Ne söylediler?

- Biri iki katlı ev yapmıştı. Dedesinin köydeki evi imiş. Kapısında da bir araba vardı. O da babasının arabasıymış.

- Eeee.

- Bir de ağaçlar vardı. Onları da sormadım artık.

- O resmi çok beğendin öyle mi?

- Evet. Hem güzel renkler seçmiş. Seninki gibi gri, siyah bir şeyler karalamamış.

- Hanım, ben yine bir şey anlamadım. Yahu sen az önce çocuğun resmini beğenmediğim için bana kızmıyor muydun?

- Evet.

- Şimdi ise o resmi kötülüyorsun bana. Kötü bir resmi beğenmediğim için mi yedim onca lafı.

- Ben sana resimleri beğenmediğin için değil, çocuğun resmiyle ilgilenmediğin için kızıyordum.

- Ben resmi anlıyorum ve beğeniyorum. Ama ilgilenmediğim için kötüyüm. Sen çocuğa karşı beğenmediğin halde beğenmiş gibi davranıyorsun. Bu da iyi davranış oluyor. Ne zamandan beri ikiyüzlülük övülecek bir davranış oldu?

- Beeeyy! Saptırma konuyu. Ne demek istediğimi sen çok iyi anladın.

- Senin çocuğunun resmi o beğendiğin resimden çok daha anlamlı ve başarılı.

- Ne diyorsun sen, bir şey anlamadım.

- O çocuk gördüklerini çizmiş. Elinden geldiğince de benzetmeye çalışmış. Hiçbir orijinallik yok.

- Ne demek o?

- Şu demek o. O resmi hatırlıyor musun şimdi?

- Evet.

- Bir ev, araba ve ağaç resmi var değil mi?

- Evet.

- Peki bütün bu resimlerde o çocuktan bir şey var mı?

- Çocuktan bir şey var mı? Ne demek istedin, anlamadım.

- Şunu demek istedim. O evi, gerçek bir eve benzetirken çocuk ne düşünmüş olabilir?

- Mümkün mertebe gördüğü eve benzetmek.

- Peki kendisinden ne katmış resme?

- Resmi yapmış ya. Güzel çizmiş, renkler çizginin dışına taşmamış. Ağaçlar yeşil, evin çatısı kırmızı.

- Ama bunlar o çocuğun sanatçı olacağını göstermez.

- Ama çok güzel çizmiş.v - Olsa olsa zanaatkâr olur. O da güzel bir şeydir.

- Sen bir şey demek istiyorsun.

- Evet, her şeyden önce bizimkinin resmini başkalarıyla karşılaştırma.

- Karşılaştırmazsam iyi mi kötü mü olduğunu nasıl anlayacağım?

- Anlattıklarıyla yaptıkları tutarlı ise güzeldir. Önemli olan budur. Sen bizim oğlanın resmini gördüğünü söylemiştin yanlış hatırlamıyorsam.

- Evet.

- Bütün bu sözleri resmi gördükten sonra söylüyorsun, değil mi?

- Evet. İnanamıyorum sana bey. Beni kızdırmak için söylüyor olmalısın bütün bu sözleri.

- Hehhehe.

- Şimdi de gülüyorsun. Neresi komik, anlamadım.

- Oğlanın resmini hiç anlamamışsın, ona gülüyorum. Anlasan böyle konuşmazsın.v - Nasıl? Sen o karalamadan bir şey anladığını mı söylüyorsun?

- Yok. Ben de anlamadım senin gibi ilk başta. Ama kendisine sordum. Anlatınca çok beğendim.

- Anlatın şu Van Gogh’u, biz de öğrenelim. Sanki sürrealist bir resim, biz de anlamak için saatlerce bakmak zorundayız.

- Senin sorunun da bu zaten; küçümsemek.

- Lafı uzatma da anlat bakalım şu resmi. Ne o alt taraftaki şerit gibi olan siyahlık?

- Yol. Evin önünden geçen asfalt yol.

- Ya üzerindeki mavi lekeler.

- Onlar da yola atılan çöpler vs.

- Peki sağ üst köşesindeki siyah-gri karışımı yamuk şekil de ne oluyor?

- Bulut. - Yahu bulut mavi olur, beyaz olur.

- Oğlun az sonra yağmur yağacak, diyor. O yüzden kara bulut çizmiş.

- O zaman o resmin ortasındaki siyahımsı kare-dikdörtgen arası şekil ne?

- Ev. - Kapısı nerdeymiş?

- Evin arka tarafında imiş.

- Ya onun karşısındaki yeşillik.

- Ağaç.

- O ağacın tepesindeki adama benzeyen Cin Ali resmi ne oluyor? Yağmurlu havada portakal mı toplayacakmış ağaçtan?

- Bak hâlâ dalga geçiyorsun. Anlamaya çalışmıyorsun.

- Peki sen anlat o zaman.

- O bir adam ve eve girmek istiyor.

- Niye evin kapısından girmiyor?

- Oğlunun orijinal tarafı da bu zaten. Adam evine ağaçtan atlayarak girecekmiş.

- Saçma değil mi sence?

- Peki bizim oğlan eve sence kapıdan mı girer, bacadan mı? Bir düşün bakalım.

- O her şeyin tersini yapar.

- Tam da kendisini çizmiş resminde. Kendi içinde çok tutarlı.

- Hı!!!

- Şimdi bu resmi bu şekilde anlatsan bizim oğlanı tanıyanlar şaşırır mı?

- Şaşırmaz.

- İşte bu yüzden resim başarılı. Öteki resimle bu resim arasındaki fark bizimkinin resmine kendisinden bir şeyler katması derken kastettiğim tam da bu.

- Dur gidip bir daha bakayım şu resme.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Bir Osmanlı Biyografı ve Alimi: Müstakimzade Sadeddin Efendi

Biyografik çalışmalarıyla meşhur birinin biyografisini çalışmak
Bir biyograf, resmi kaynaklar ile biyografi kitapları dışında ne tür kaynaklardan bilgi toplayabilir?
Yaşadığı asır bir insanı ne kadar etkileyebilir?
Mustakimzade’yi 18. Asır ne kadar ve hangi konularda etkilemiştir?
Nüsha tarihçiliği nedir?
Mustakimzade'nin dervişiği
Entelektüel müstensih kavramı
Mustakimzade'nin Eserleri
Biyografik eserler: Devhatü’l-Meşayih: Şeyhülislam biyografisi Tuhfe-i Hattatîn, Kürsü Şeyhleri, Hızır menkıbeleri, İmam-ı Azam menakıbı
Hazret-i Peygamber’in anne-babası ve ecdadı üzerine risaleler
Istılahatü’ş-Şi’riyye, şerh-i beytler,
Hüsn-i Hat, Musiki ilmi, Mantık
Kırmızı renkli elbise giymenin fıkhi durumu
Tercümeler, edebi şerhler, tasavvufi eserler
Tertip ettiği eserler: 40 hadisler, hikmetli sözler, atasözleri, peygamberlerin isimleri, Bedir ashabı, mecmualar, zeyiller, daha dar kapsamlı konularda yazılmış kısa yazılar, kimi sorulara cevaplar, silsileler, virdler, mektuplar, tezkireler, manzum eserler ve şiirler

Türk tarihi atlas olmadan yazılamaz, anlaşılamaz!

Atlas neden hazırlanır?
Atlas bir millet için ne ifade eder?
Atlas kullanmak bir tarihçi için neden önemlidir?
Atlası sadece tarihçiler mi kullanır?
Bir atlas nerelerde ve nasıl kullanılır?
Atlas olmadan Türk tarihi anlaşılır mı?
Atlasın Türk tarihi için önemi
Petroglif ve atlas ilişkisi
Türklerin ata vatanı
Türkiye’nin atlası sınırlarından çok daha büyük

ismailgulec.net