Güz gelince kuşlar göç eder

“Kuşlar olmasa şiir eksik kalırdı.” diyecek olsam kim itiraz edebilir. Hatta biraz daha ileri götüreyim iddiamı. Kuşlar olmasa dünya eksik olurdu.

Güz mevsimindeyiz. Şairlerin sevmese de şiirlerinde duygularını aktarırken teşbih unsuru olarak sıkça kullandıkları bir mevsimdir hazan. Sararan yapraklar ve göç eden kuşlar ise bu mevsimin geldiğini haber veren iki haberci. Ayvalar sararıp narlar kızarırken kuşlar da göç hazırlıklarına başlar:

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar? (Cahit Sıtkı)

Kuşların göç mevsimidir sonbahar. Meşhur şarkıda da dile getirildiği gibi,

Bütün kuşlar vefasız,
Mevsim artık sonbahar

Mevsim sonbahardır ve kuşlar göç eder. Muallim Nâcî;

Uçtukça hayâl-i yâr gözden

mısraında yârin hayalini hiç dönmeyecekmiş gibi uçup giden bir kuşa benzetirken sevgiliyi unutmaktan korktuğunu belli eder. İlhan Berk,

Kuşlarını alıp gidiyor gök
Derken hayatın kendisi için ne kadar çekilmez bir hal aldığını söylemeye çalışır. Tarif ettiği hazan mevsimidir ve bu mevsimde gökler bahar ve yaz aylarındaki gibi aydınlık değildir. Gökler, kendisini şenlendiren kuşları da alıp giderken geriye karanlık, sisli ve puslu bir hava bırakır.

Giden kuşların kışın bitmesi ile geri dönmesi şairlere o kadar uzun gelir ki o ayrılığı tarif ederken takvimlere bakmazlar, hissettikleri zamana bakarlar. Sait Faik,

Seneler var ki kuşlar gelmiyor
Derken içinde bulunduğu durumu bize göstermeye çalışır. Sonbaharla birlikte değişen sadece mevsim değil, aynı zamanda şairin içinde bulunduğu coğrafya da değişir. Şairin yaşadığı şehir, kuşların uçmadığı, uçamadığı kadar soğuk veya sıcak bir yere dönüşür.

Şairlerimiz için yaz da göçmen bir kuş gibidir. Güz gelince o da kuşlar gibi bilinmeyen bir ülkeye doğru göç eder.

Yaz göç ediyor - Ne yazık, yine güz! -
Uzak, bilmedik bir ülkeye doğru (Ahmet Muhip Dıranas)

Güz çok uzun sürmen, kış peşinden hemen gelir. Bunu kuşların uçuş hızlarından anlarız:

Şimdi kuşlar kanatlarını tek vuruşta
Şehirler geçiyorlar bir baştan bir başa (Melih Cevdet)

Uçup giden kuşlar bazen de arzu edilen yere giderler veya şair gitmesini ister.

Uçun kuşlar uçun doğduğum yere
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır (Rıza Tevfik)

Şair kuşlarla dertleşmekte, hasretini çektiğini köyünü bize anlatırken ne kadar çok özlediğini ifade eder.

Kuşlar da göç ettikleri için çok mutlu değildir. İsteyerek gitmezler, mecbur kaldıkları için göç ederler. Atsız’ın Eski Bir Sonbahar’ında geçen şu dizeler sonbaharda göçe hazırlanan kuşların hüznünü ne kadar güzel açıklar:

Havada bir serinlik… Tatlı bir hayal gibi…
Toprak nasıl meçhuldü, tıpkı istikbal gibi.
O gün tabiat başka bir türlü yaşıyordu.
Kalbin acı, gözlerin yaşla dolmuştu senin;
Yapraklar gibi yere dökülüyordu enin;
O nağme mesafeyi, zamanı aşıyordu.
O bir beste değildi: Kuşlar ağlaşıyordu.
En hazin şey muhakkak öksüz kalan ocaktır.
Bu ocak hüzünlerle dolup boşalacaktır.

Kuşlar susmuştur, çünkü artık onları neşelendirecek çiçekler de kalmamıştır:

Çiçeğin rengi soldu, bitti şarkısı kuşun.
Yol tenha, dal mecalsiz, su durgun. (Ziya Osman Saba)

Yahya Kemal şarkısı biten kuşların dağılma vakti geldiğini hatırlatır;

Fani ömür biter, bir uzun sonbahar olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarumar olur.

Kuşların dağıldığı göç mevsimi, bir kuşa benzetilen can kuşunun, İshak Çelebi’nin ifadesiyle,

Kûs-ı rıhlet çalınır geldi gider geldi gider

Rıhlet kösünün çalmasıyla beden kafesinden ayrıldığı zamandır. Bâkî’nin ifadesiyle, bahar mevsiminden en ufak bir iz ve işaretin kalmadığı hazan mevsimi sadece kuşların değil bizim için de göç vaktidir.

O zaman biz de Yahya Kemal’in sözleriyle bizden evvel göçenlere selam gönderelim:

Tekrar mülâki oluruz bezm-i ezelde
Evvel giden ahbâba selâm olsun erenler

Not: Bir hazan vakti çalan rıhlet kösünü işitip ötelere pervaz eden hezârfen üstat neyzenlerin kutbu Niyazi Sayın’a rahmetler diliyorum.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Bir Osmanlı Biyografı ve Alimi: Müstakimzade Sadeddin Efendi

Biyografik çalışmalarıyla meşhur birinin biyografisini çalışmak
Bir biyograf, resmi kaynaklar ile biyografi kitapları dışında ne tür kaynaklardan bilgi toplayabilir?
Yaşadığı asır bir insanı ne kadar etkileyebilir?
Mustakimzade’yi 18. Asır ne kadar ve hangi konularda etkilemiştir?
Nüsha tarihçiliği nedir?
Mustakimzade'nin dervişiği
Entelektüel müstensih kavramı
Mustakimzade'nin Eserleri
Biyografik eserler: Devhatü’l-Meşayih: Şeyhülislam biyografisi Tuhfe-i Hattatîn, Kürsü Şeyhleri, Hızır menkıbeleri, İmam-ı Azam menakıbı
Hazret-i Peygamber’in anne-babası ve ecdadı üzerine risaleler
Istılahatü’ş-Şi’riyye, şerh-i beytler,
Hüsn-i Hat, Musiki ilmi, Mantık
Kırmızı renkli elbise giymenin fıkhi durumu
Tercümeler, edebi şerhler, tasavvufi eserler
Tertip ettiği eserler: 40 hadisler, hikmetli sözler, atasözleri, peygamberlerin isimleri, Bedir ashabı, mecmualar, zeyiller, daha dar kapsamlı konularda yazılmış kısa yazılar, kimi sorulara cevaplar, silsileler, virdler, mektuplar, tezkireler, manzum eserler ve şiirler

Türk tarihi atlas olmadan yazılamaz, anlaşılamaz!

Atlas neden hazırlanır?
Atlas bir millet için ne ifade eder?
Atlas kullanmak bir tarihçi için neden önemlidir?
Atlası sadece tarihçiler mi kullanır?
Bir atlas nerelerde ve nasıl kullanılır?
Atlas olmadan Türk tarihi anlaşılır mı?
Atlasın Türk tarihi için önemi
Petroglif ve atlas ilişkisi
Türklerin ata vatanı
Türkiye’nin atlası sınırlarından çok daha büyük

ismailgulec.net