Sütü bozuk kime denir?

Şimdi siz bu ne biçim soru diyeceksiniz, biliyorum. Sizi tanırım. Hemen bana sütü bozuğun tarifini yaparsınız. Soysuz, karaktersiz, aşağılık kimse dersiniz. Kötü soydan gelen herif dersiniz. Biraz daha açıp helal süt emmemiş, annesinden emdiği süt bozuk olan, annesi aşına haram karıştırdığı için sütü de bozuk, içen de bozuk olur, diyenleriniz olur. Hayır demem bunların hiç birine. Elhak hepsi doğrudur.

İçinizde cin gibi olanlarınız da benim böyle bir soru sorduğuma göre bir başka anlamı olmalı diye düşünürsünüz hemen. Bilirim, benim okurlarım arasında zekiler çoktur. Eh, madem söyledik, o zaman meramımızı ifadeye gayret edelim.

Aşık Paşa, Garîbnâme'sinin dördüncü bölümünün yedinci destanında cennette akan ırmaklardan bahseder. Cennette akan dört ırmağı Aşık Paşa şöyle izah eder:

1. Su ırmakları: Seyr makamıdır. Güzel olanları seyretmektir. Aslolan Çalab'ın didarını seyrdir.

2. Süt ırmakları: İlimdir. Süt ırmaklarından içmek ilim sahibi olmaya işaret eder.

3. Bal ırmakları: Hilmdir. Güzel huylu olmaktır.

4. Şarap ırmakları: Bu da marifettir ve içenler sarhoştur, kendinden geçer.

Bunların hepsi cennette olduğu gibi aynı zamanda bir gönülde de olur. Bu dört ırmağın yani seyr, ilm, hilm ve marifetin olduğu gönül ise cennettir.

Şarap ile su ırmakları dervişler içindir, ilm ve hilm ise alimler için. Ama ilimsiz ve hilimsiz şeyhlik olmaz. Can gözüyle seyreden marifet ile Çalab'ı hakka'l-yakin bilir, Bildiği için Çalab ilmi sahibidir, yani Çalab'ı bilir. Böyleleri yolda reis olur, meclisde de baş. Yanına ayık gelenler sarhoş giderler. Seyr ile marifet sahibi olur.

Bal ve süte gelince, süt ilm, bal hilimdir demiştik. Allah Taala bu ikisini halka rehberlik etsin, dinlerini öğretsinler diye ulemaya verdi. Bunların da her biri yalnız olmaz. İlim olup hilm olmamazlık olmaz, hilmsiz ilmi kimse almasın. Çünkü hilm olmayan ilim zulmeder. İlimsiz hilm olursa bu sefer dini bozar. İlimsiz hilm, yani kötü huylu ve amelsiz hocaların anlattıkları bir işe yaramaz. İkisi olmazsa halk işitmez ve itibar etmez. Halk hilm ve ilm sahibi olan alimlerin vaaz u nasihatlerini dinler.

Peki bu dördü bir kimsede olur mu? Olmaz mı, olur ama az olur. Gönlünde bu dört ırmağın aktığı kimseler zamanlarının kutbu olur, şeyhleri olur.

Sadede gel, sütü bozuk ile bu anlattıkların arasında ne tür bir ilişki var dediğinizi duyar gibi oluyorum. Eh hep siz bana soracak değilsiniz ya, ben de size sorayım bu sefer:

İlmi olmayan bir şeyh efendi düşünün, kendisine muhabbet besleyenleri anlattıkları ile zehirlemez mi? İlmin süt, muhiplerin bebek, şeyh efendinin de anne mesabesinde olduğunu düşünürsek böylelerine sütü bozuk, yani itikadı ve ilmi bozuk denmez de ne denir sizce? O adamın süt ırmaklarından içilir mi? İçenlerden hayır gelir mi?

Allah bizleri sütü bozukların her türlüsünden korusun. Amin.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Cudi Dağı ve Cizre'yi yakından tanıyalım.

Cudi Dağı ve Cizre'nin Kültür ve Tarihimizdeki Önemi
04:00 "Cudi- Nuh'un Gemisinin İzinde" Romanının Yazılış Serüveni
06:30 "Şeyh ve Kilise" Kitabının Yazılış Serüveni
16:00 Cudi Dağı İle İskender Paşa Camii Arasında Nasıl Bir Bağlantı Vardır?
17:30 Cizreli Şeyh Seyda Hazretleri Kimdir?
20:15 Diyarbakır Ulu Camii ve Cizre Ulu Camii'nin Ortak Yönleri
23:15 Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin Önemi Nedir?
32:00 Cizre'deki Şikeft-i Cüz Mağarası'nın Manevi Önemi
34:30 Cizre'deki Cebrail Kapısı'nın Tarihi Önemi
36:30 Sefine Festivali, Kültürel ve Dini Açıdan Ne İfade Eder?
43:00 "Cudi Dağı, Hz. Nuh'un ve Ümmetinin Sığınağıdır"
45:30 Hz. Nuh'un Gemisini Arayan Gencin Hikayesi

Kısas-ı Enbiya

Cevdet Paşa’nın ahir ömründe yazdığı bu kitabın tam adı: Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbâsî halifelerinden, diğer Türk-İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadar olan ilk devirlerinden bahseder. Bir nevi İslam tarihi de denilebilir.

Tanpınar’ın onun için söylediği şu sözler çok önemli: Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'da ve bilhassa da bu kitabın Peygamber'in hayatına ait olan kısmında nesrin kemal noktasına varmıştır. Türkçe'de Mevlid'den başka hiçbir kitap, bu kadar herkesin dilini konuşuyor hissini bırakmamaktadır.

ismailgulec.net