Özgeçmiş
...
Çalışırken doğal olarak elimde kullanmadığım malzeme birikti ve ben bu sefer Hz. Peygamber ve Şiir başlıklı bir çalışmaya başladım. Konu yine bir makalenin boyutlarını aşınca önce Hz. Peygamber’in hayatında şiirin yerini, daha sonra da Hz. Peygamber’in şairlere karşı tutumunu ele alan iki makale yayınladım. Hz. Peygamber’in ardından şiir ile de konuyu tamamlamayı düşünüyordum. Derken bir kitap yayınlandı: M. Fatih Andı’nın Şiirin Ufku: Hz. Peygamber’i Şiirle Sevmek (İstanbul: Şule Yayınları, 2017) adlı çalışması. Fatih Andı’nın önsözde Abdullah b. Nuayman isimli bir sahabenin başından geçen bir olayı naklettikten sonra “bu satırların aciz yazarının yarın ahirette o Kainatın Efendisi Peygamberi’ne olanca samimiyetiyle çam sakızı kabilinden bir hediye olarak sunacağı bu “şeycik” de Abdullah b. Nuayman’ın bir sepet turfanda meyvesinin kırıntısı kabilinden bir değere ve iltifata ola ki mazhar olur umudu bu acizin iki cihanda da hayatına anlam katacak bir mutluluk vesilesidir.” cümlelerini okuyunca aynı ümidi ben de beslemeye başladım ve aynı niyetle makaleleri kitaplaştırdım. Kitaplaştırırken de birtakım değişiklikler ile eklemeler yaptım. Çok şükür bu seneki Mevlid Kandili'ne yetiştirmek nasip oldu.
Arap edebiyatı tarihçileri Arap şiirini câhiliye, erken dönem İslâm (Hz. Peygamber ve Hulefa-i Raşidîn), Emeviler, Abbasiler, Türk dönemi ve çağdaş dönem olmak üzere altı ayrı devrede ele alırlar. (Kehhale 1972: 8) Bu kitabın konusu ise erken dönem İslâm’ın Hz. Peygamber’in yaşadığı dönem ile sınırlı olan kısmıdır.
Şiir, Hz Peygamber’e vazifesinin tebliğ edilmesinden vefatına kadar geçen 22 yıllık sürenin üç farklı döneminde üç farklı şekilde değerlendirilmiştir. İlki vahyin başladığı dönemdir ve bu dönemde vahyi korumak ve onun Allah kelâmı olduğunu iyice belirtmek için şiirden uzak durulmuş ve şiir övülmekten sakınılmıştır.
İkinci dönem vahyin Allah kelâmı olduğu kabul edildikten sonra Müslümanlarla müşriklerin savaşmaya başladıkları dönemdir. Bu dönemde, müşriklerle hem meydanlarda kılıç ve okla, hem de müşrik şairlerin hicviyelerine şiir ile karşılık verilerek mücadele edilmiştir, bazen şairlerin söyledikleri hicviyeler oklardan çok daha tesirli olmuştur.
Üçüncü dönem ise fethin tamamlanmasından sonraki dönemdir. Burada şiir gerçek anlamını bulur. Artık o, İslâm’ın temel ilkelerinin ve güzel ahlakın yaygınlaştırıcısı olarak söylenmeye başlanmış, tasavvufun Müslümanlar arasında iyice yerleşmesiyle de meseleye irfani bir boyut katılmış, şiir gerçek mahiyetine kavuşmuş, İslâmileşmiştir. Şiirin geçirdiği bu serüveni anlamak için Kur’ân’ın nazil olduğu toplumda şiirin ve şairin yerinin, Kur’ân’ın eleştirilerini anlamak için câhiliye dönemini ve o dönemdeki şiirin ne ve şairin kim olduğunun bilinmesi gerekir.
Bu kitapta İslam'ın ilk yıllarında şiirin serüvenini izlemeye çalıştım.
Allah duaları kabul eder ve onun peygamberi de kendisini sevenlerden yüz çevirmez ümidiyle küçük bir hediye olarak kabul edilmesi niyazıyla.
...
Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.
Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.
Youtube videolarını izleyebileceğiniz, A'mâk-ı Hayal Sohbetleri, Kültürümüzde Şiir ve Mûsikî (TRT Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav TV) ve Mürekkep Damlaları (Vav Radyo)'ni dinleyebileceğiniz sayfadır.
Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...
Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.
Cudi Dağı ve Cizre'nin Kültür ve Tarihimizdeki Önemi
04:00 "Cudi- Nuh'un Gemisinin İzinde" Romanının Yazılış Serüveni
06:30 "Şeyh ve Kilise" Kitabının Yazılış Serüveni
16:00 Cudi Dağı İle İskender Paşa Camii Arasında Nasıl Bir Bağlantı Vardır?
17:30 Cizreli Şeyh Seyda Hazretleri Kimdir?
20:15 Diyarbakır Ulu Camii ve Cizre Ulu Camii'nin Ortak Yönleri
23:15 Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin Önemi Nedir?
32:00 Cizre'deki Şikeft-i Cüz Mağarası'nın Manevi Önemi
34:30 Cizre'deki Cebrail Kapısı'nın Tarihi Önemi
36:30 Sefine Festivali, Kültürel ve Dini Açıdan Ne İfade Eder?
43:00 "Cudi Dağı, Hz. Nuh'un ve Ümmetinin Sığınağıdır"
45:30 Hz. Nuh'un Gemisini Arayan Gencin Hikayesi
Cevdet Paşa’nın ahir ömründe yazdığı bu kitabın tam adı: Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbâsî halifelerinden, diğer Türk-İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadar olan ilk devirlerinden bahseder. Bir nevi İslam tarihi de denilebilir.
Tanpınar’ın onun için söylediği şu sözler çok önemli: Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'da ve bilhassa da bu kitabın Peygamber'in hayatına ait olan kısmında nesrin kemal noktasına varmıştır. Türkçe'de Mevlid'den başka hiçbir kitap, bu kadar herkesin dilini konuşuyor hissini bırakmamaktadır.