Şeker mi, Ramazan mı?

Bayram semavi olsun veya olmasın, tüm dinlerde olan bir olgu. Yahudilerde üçü büyük yedi dini bayram var. Hristiyanlarda biraz daha az, beş tane. Tabiata bağlı olarak kutlanan iki bayram var. Biri baharın başlangıcı Nevruz, diğeri sonbaharı haber veren Mihrican. Milli bayramlar genellikle o milletin bağımsızlığını kazandığı günle ilgili olduğu için takvimle kayıtlı değil. Senenin herhangi bir gününde olabiliyor. Kısaca farklı kültür ve din olsa da her toplumun en az iki bayramı var.

Bizde ise dini bayram iki tane. Kurban ve Ramazan Bayramları. Şu aralar mübarek Ramazan ayının son günlerini yaşıyoruz. Kadir gecesinden üç gün sonrası bayram.

Ramazan bayramın ismi zaman zaman tartışma konusu oluyor. Toplumun büyük bir kısmı bu bayrama Ramazan Bayramı derken bir kısmı da Şeker Bayramı diyor. İsimler, kullanıcıları tarafından yüklenilen anlam sonucu sembolik bir değer kazanıyor ve taraflar arasında tartışmalara neden olabiliyor. Birlik ve huzur günleri olması gereken bayramlarda gereksiz bir tartışma yaşanıyor. Kusurların affedildiği, küskünlerin barıştığı hoşgörü ve muhabbet günlerine yakışmayan tartışmalar hem de.

Bayrama verilen isimler

Oysa Ramazan bayramının birçok ismi var. Ona sadece şeker bayramı denmemiş. Tarih boyunca farklı isimler de verilmiş. Klasik şairlerimiz ramazan bayramı için Iyd-ı Fıtr, 'Iyd-i Sagir, Iyd-i Şevval demişler mesela. Ramazanı da unutmamışlar tabi.

Gam gitse aceb mi yine ıyd-ı ramazândır

Iyd-ı ramazân revnak-ı bâzâr-ı cihândır (Nefi)

Kaynaklarda bayram ismi olarak kullanılan isimleri sizler için sıralayayım.

Fıtr Bayramı: Arapça adı olduğu için.

Fitre Bayramı: Fitreler bu ayda bayramdan önce verildiği için.

Oruç Bayramı: Oruç ayından sonra geldiği için.

İftar Bayramı: Oruçlar tamamlandığı için.

Küçük Bayram: Kurban bayramı ile karıştırmamak için.

Şevval Bayramı: Şevval ayında olduğu için.

Şükür Bayramı: Bir Ramazan ayında daha oruç tutma imkanını sağladığı ve bayrama ulaştırdığı için. Çünkü Allah ramazan ayı boyunca ibadet ve iyilik eden kullarına "Şâkir" ve "Şekûr" isimlerinin gereği teşekkür etmektedir

Ama hiçbiri Ramazan kadar tutmamış. Halkımız Ramazan Bayramını benimsemiş. Bunda ayın adının da etkisi olsa gerek.

Peki Şeker Bayramı nereden geliyor?

Bu bayrama şeker denmesinin nedeni sanıldığı gibi sadece misafirlere şeker ikram edilmesi değil. Öncesi de var.

Osmanlılar döneminde Ramazan ayının ilk yarısı bitince askerlere tepsilerle tatlı gönderilme adeti varmış. Bunu gören halk da bayramlarda tatlılar yapmaya başlar. Çocuklar da bayram harçlıklarıyla muhtelif şekerli yiyecekler alırlar. Şekerli yiyecek o kadar değerlidir ki para yerine şeker ikram edilir olmuş. Zamanla mecaz yoluyla Ramazan Bayramı'nın adı özellikle İstanbul'da Şeker Bayramı olarak anılır olmuş. farklı bir durum Fatimîlerde de görülür. Onlarda da bayramda büyük küçük tüm devlet memurlarına elbise dağıtıldığı için "îdü'l-hulel" (elbise bayramı) adı denilirmiş.

Hangisi doğru?

Ben Ramazan Bayramı diyenlerdenim. Ağzım buna alışmış. Şeker Bayramı diyenlere de bir şey demem. Şu doğrudur da demediğim gibi şu yanlıştır da demem. Ben derim ki;

Bayramda bir kapının zilini çalmadıktan sonra,

Kapımızın zili çalınmadıktan sonra,

İhtiyacı olan bir aileye bayram ettirmedikten sonra,

Bir yetimin başını okşamadıktan sonra,

Bir çocuğu sevindirmedikten sonra,

Bir Allah'ın kulunun bir ihtiyacını karşılamadıktan sonra,

Bayramımızı bayram gibi yaşamadıktan sonra,

Ramazan desek ne olur, şeker desek ne olur?

Haksız mıyım?

Yazıyı Fatih döneminde yapılan bir dua ile tamamlayayım. Saraydaki bayramlaşma usul ve kaideleri Fâtih Sultan Mehmed devrinde belirlenmiştir. Bayram sabahı, sabah namazını sarayda Hırka-i Saâdet Dairesi'nde kılan padişah için Hırka-i Saâdet kapısı önüne bir kafes konulur, içeriye de taht kurulur. Padişah tahtına kurulduktan sonra imam ve hatipler birer aşr-ı şerif okuduktan sonra mehteran bölüğü devreye girer. Mehter çalarken huzurdakiler hep birlikte;

"Ve hemîşe bunun emsâli eyyâma erişmek nimeti müyesser ola!"

diye dua ederlermiş. Ben de aynı duayı tekrarlıyorum.

Mevlam bizlere sevdiklerimizle birlikte nice bayram günlerine erişmeyi nasip ve müyesser eylesin.

Bayramınız hoş olsun,

Eviniz neşe dolsun,

Dua eksik etmeyin,

Hastalar şifa bulsun.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Hz. Musa yaşadı mı?
Kur'an ve Tevrat'a göre Hz. Musa

Prof. Dr. Hakan Olgun, Mısır efsanelerine göre Hz. Musa ile ilgili anlatılan kıssaların doğruluğunu tartışıyor. Horus başta olmak üzere Mısır mitolojinin temel figürleri üzerinde duruyor.

05:00 Mısır mitolojisi bağlamında Hz. Musa

12:00 Kur'an kıssalarının mahiyeti

42:00 Mısır'ın politik ideolojisi

46:00 Kadim Mısır'ın Ma'at doktrini'nin toplum üzerindeki etkisi

51:00 İbranilerin Mısır'daki tarihsel varlığı

58:00 Kur'an ve Tevrat'ta Hz. Musa

01:25:00 Hz. Musa ve Çoban kıssası

Özer Ravanoğlu'nun Türkistan Hatıraları

Uzun yıllar Kırgızistan ve Kazakistan'da bulunan Özer Ravanoğlu'nun hatıralarını anlattığı programda değinilen konulardan bazıları şunlar:

Orta Asya bozkırında bir ülke: Kırgızistan

10:00 Orta Asya'daki mimari eserlerin yapım süreçleri

20:00 Yiğitbaşı Murat ve Beş Arkadaşının hikayesi

40:00 Ahıska Türklerinin yaşadığı zorluklar

55:00 Kültür ve Sanatta Kırgızistan

01:21:00 Türk dünyasının ünlü yazarı: Cengiz Aytmatov

ismailgulec.net