Özgeçmiş
...
Anlıyorum, havada boş yere kalmak insanları huzursuz eder, ediyor. Herkes bir an önce evine gitmek istiyor. İşi olan var, bir başka uçağa yetişecek olan, karnı acıkan var, çocuğu durmayan var. Uçakta iki yüz yolcu varsa, iki yüz sebep sıralanabilir. Ancak bu mazaretlerin hiçbiri uçak havada iken kulenin izin vermediği için iniş yapamayan pilotu protesto etmek için yeterli bir sebep midir?
Amacım pilotu savunmak değil, meseleyi doğru bir şekilde ortaya koymaya çalışmak. Herhalde hiç bir yolcu bir pilot kadar uçağı piste sağ salim ve bir an önce indirmek istemez. Keyif olsun diye uçağı İstanbul semalarında dolaştırmaya meraklı pilot var mıdır, bilmem, ama normal bir pilot en azından ticari kaygılarla uçağı vakti saatinde indirmek ister. Geciken her dakika hava yolu şirketi için bir maliyet demektir ve pilotlar da şirketlerini zarara uğratacak işlerden kaçınırlar. Bütün bu gerekçeler bir yana pilotun inmesine kule izin vermiyor. Kule de trafik yoğunluğundan dolayı uçakların her hangi bir kazaya sebep olmadan güvenle inmesini sağlıyor. Kulenin ihmali olduğuna dair elimizde bir bilgi varsa itiraz edelim, şikatet edelim, hakkımızı arayalım. Ama öyle bir bilgiye de sahip değiliz.
Hiç bir suçu ve kabahati olmadığı halde, üstelik hayatımızın ellerinde olduğu bir insana haksız yere bağırmanın, çağırmanın sebebini ve faydasını anlamış değilim. Üstelik bu insanlar da yurt dışına tatile gidebildiklerine göre muhtemelen hali vakti yerinde okumuş yazmış insanlar.
Acile getirilen bir hastaya müdahale etmeye çalışan doktoru döven kaba saba adamlarla kule izin vermediği için uçağı indirmeyen pilota ulaşamadığı için fiziki şiddet kullanamayan, hiddetini sözleriyle gösteren kadınlı-erkekli yolcular arasında ne fark var?
Ne oluyor bize? Dünya sadece bizim eksenimizde dönüyormuş gibi davranarak nereye gideceğiz? Herkesin kendini bir prens ve prenses sandığı bir toplumda fedakarlık, ferağat, basiret, irfan, idrak, mülayemet, hilm, tevazu gibi kavramlar bir anlam ifade eder mi? Bu kavramların olmadığı, bu erdemlere sahip olmayan insanlardan oluşan bir toplum ne kadar huzurlu olabilir?
Karıncayı incitmekten sakınan, eşyaya merhametle muamele eden, komşusunun verdiği rahatsızlığı dile getirmekten imtina bir neslin ahfadı böyle mi olmalı? Elbisesinin eteği üzerinde uyuyan kediyi uyandırmamak için eteğini çıkartan bir peygamberin ümmetine yakışan bir davranış mıdır bunlar?
Böyle gidersek biz de İŞİD’in farklı bir versiyonu olacağız. Erdem ve irfan olmazsa dünya yaşanmaz olur. Biraz daha sabır, biraz daha anlayış, biraz daha güzel düşünmeye çaba. Hepsi bu.
...
Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.
Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.
Youtube videolarını izleyebileceğiniz, A'mâk-ı Hayal Sohbetleri, Kültürümüzde Şiir ve Mûsikî (TRT Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav TV) ve Mürekkep Damlaları (Vav Radyo)'ni dinleyebileceğiniz sayfadır.
Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...
Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.
Cudi Dağı ve Cizre'nin Kültür ve Tarihimizdeki Önemi
04:00 "Cudi- Nuh'un Gemisinin İzinde" Romanının Yazılış Serüveni
06:30 "Şeyh ve Kilise" Kitabının Yazılış Serüveni
16:00 Cudi Dağı İle İskender Paşa Camii Arasında Nasıl Bir Bağlantı Vardır?
17:30 Cizreli Şeyh Seyda Hazretleri Kimdir?
20:15 Diyarbakır Ulu Camii ve Cizre Ulu Camii'nin Ortak Yönleri
23:15 Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin Önemi Nedir?
32:00 Cizre'deki Şikeft-i Cüz Mağarası'nın Manevi Önemi
34:30 Cizre'deki Cebrail Kapısı'nın Tarihi Önemi
36:30 Sefine Festivali, Kültürel ve Dini Açıdan Ne İfade Eder?
43:00 "Cudi Dağı, Hz. Nuh'un ve Ümmetinin Sığınağıdır"
45:30 Hz. Nuh'un Gemisini Arayan Gencin Hikayesi
Cevdet Paşa’nın ahir ömründe yazdığı bu kitabın tam adı: Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbâsî halifelerinden, diğer Türk-İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadar olan ilk devirlerinden bahseder. Bir nevi İslam tarihi de denilebilir.
Tanpınar’ın onun için söylediği şu sözler çok önemli: Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'da ve bilhassa da bu kitabın Peygamber'in hayatına ait olan kısmında nesrin kemal noktasına varmıştır. Türkçe'de Mevlid'den başka hiçbir kitap, bu kadar herkesin dilini konuşuyor hissini bırakmamaktadır.