Özgeçmiş
...
Bizim bilmecelerde de buna benzer fizik kurallarını zorlayan ifadeler var. Ama bizde bilmeceyi soran da, sorulan da onun bilmecede adı geçen nesne ile ilgili olmadığını bilir ve sorulan nesne ile soruda geçen nesne arasında bir benzerlik aranır. Örnek verelim: Kat kattır katmer değil, kırmızıdır biber değil. Cevap gül. Gülün kat kat oluşu ile rengi gül ile ilgisi olmayan iki nesne üzerinden soruluyor. Katmer ile biberin gül ile bir arada düşünülmesi pek mümkün değil. Sorulan sorunun cevabı sorudan daha ziyade sorulanın zihninde kuracağı ilgide. Bu şiirlerde görülen bir özellik. Ama ikisi öne ikisi arkaya biner’de herhangi bir şiirsellik yok. Bu bilmecelere muhatap olan çocukların büyüyünce şiirden anlamaması mümkün mü?
Konunun bir başka tarafı daha var. Bilmecelerin çağrışım alanlarından bahsetmiştik. Bunlar bazen zihin faaliyetleri ile halledilir. Ama bazen de bilmeceyi çözmek için zihnin yanı sıra zengin bir kültür ve birikimin olması gerekir. Ne demek istediğimi bir örnekle anlatayım.
Ah umutlar umutlar,
Yusuf’u yedi kurtlar
Ayaklarından emer,
Tepesinden yumurtlar
Bilmece iki bölümden oluşuyor. İlkinde sorulan nesne ile ilgili tarihsel bir olaya gönderme var; umut, Yusuf ve onu yiyen kurtlar. İkincisinde ise sorulan nesnenin özellikleri var. Dolayısıyla bu bilmeceyi zenginleştiren tarihsel bilgiden habersiz birisi için bu bilmece eksik kalacaktır.
Bilmeceyi çözmeye çalışalım. Umut, Yusuf ve kurtlar bize Kuran’da en güzel kıssa olarak zikredilen Hz. Yusuf’u hatırlatıyor. Yusuf’u kıskanan kardeşleri, Hz. Yakub’un tüm itirazlarına rağmen ısrarla onu götürdüler, bir kuyuya attılar. Babalarına da kurt yedi, dediler ve kanlı gömleği gösterdiler. İlk iki mısrada hatırlatılan olay bu. Hz. Yusuf Kıssası da iki bölümden oluşuyor. Mısır’a kadar geçen süre ve Mısır hayatı. İlki ilk iki mısrada hikayenin ilk bölümüne gönderme var. Son iki mısrada ise hikayenin ikinci kısmında geçen olayın bir parçası olan bir nesne soruluyor. Kardeşleri, Mısır’a kıtlık yıllarında ihtiyaçları olan bir nesneyi alacaklarını umut ederek geldiler. Kuyuya bıraktıkları kardeşleri olduğunu bilmeden Hz. Yusuf’tan buğday istediler. Yusuf da onlara istediklerini verdi.
Buğday başağı ayaklarından yani köklerinden beslenir ve buğday sapın en üst kısmında olur. Köklerinden beslenip tepesinden meyve veya ürün veren bir çok bitki vardır. Eğer Yusuf kıssasındaki buğday meselesi bilinmezse bu bilmecenin cevabı da bilinmemiş olur.
Tekrar günümüzde bilmece niyetine sorulan sorulara dönelim. Peki taksiye binen dört filden hangisi arabayı kullanır? Cevap: Ehliyeti olan.
Benim bu bilmeceyi yorumlamaya ehliyetim yoktur vesselam.
...
Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.
Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.
Youtube videolarını izleyebileceğiniz, A'mâk-ı Hayal Sohbetleri, Kültürümüzde Şiir ve Mûsikî (TRT Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav TV) ve Mürekkep Damlaları (Vav Radyo)'ni dinleyebileceğiniz sayfadır.
Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...
Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.
Cudi Dağı ve Cizre'nin Kültür ve Tarihimizdeki Önemi
04:00 "Cudi- Nuh'un Gemisinin İzinde" Romanının Yazılış Serüveni
06:30 "Şeyh ve Kilise" Kitabının Yazılış Serüveni
16:00 Cudi Dağı İle İskender Paşa Camii Arasında Nasıl Bir Bağlantı Vardır?
17:30 Cizreli Şeyh Seyda Hazretleri Kimdir?
20:15 Diyarbakır Ulu Camii ve Cizre Ulu Camii'nin Ortak Yönleri
23:15 Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin Önemi Nedir?
32:00 Cizre'deki Şikeft-i Cüz Mağarası'nın Manevi Önemi
34:30 Cizre'deki Cebrail Kapısı'nın Tarihi Önemi
36:30 Sefine Festivali, Kültürel ve Dini Açıdan Ne İfade Eder?
43:00 "Cudi Dağı, Hz. Nuh'un ve Ümmetinin Sığınağıdır"
45:30 Hz. Nuh'un Gemisini Arayan Gencin Hikayesi
Cevdet Paşa’nın ahir ömründe yazdığı bu kitabın tam adı: Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbâsî halifelerinden, diğer Türk-İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadar olan ilk devirlerinden bahseder. Bir nevi İslam tarihi de denilebilir.
Tanpınar’ın onun için söylediği şu sözler çok önemli: Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'da ve bilhassa da bu kitabın Peygamber'in hayatına ait olan kısmında nesrin kemal noktasına varmıştır. Türkçe'de Mevlid'den başka hiçbir kitap, bu kadar herkesin dilini konuşuyor hissini bırakmamaktadır.