Özgeçmiş
...
Esmer Safi
Esmer Safi bugün Lefkoşa’nın kuzeybatısında kalan ve Girne sıradağlarının ovaya bakan tarafında bir köy. Kitaplarda ismini gördüğümüz Esmer Safi’nin makamını görmek için köye geldik. Kimseye sormadan bulmanın imkanı olmadığı için gördüğümüz ilk kişiye sorduk, bizi bakkala yönlendirdi. Bakkal da karısına sordu, karısı ise yan tarafındaki kahvede oturan bir amcaya gitti. Derken ikisi birden kahveden çıkıp yanımıza geldiler. Bize eskiden olduğunu ama şimdi yol genişletme esnasında kaybolduğunu söyledi ve hiçbir iz kalmadığını ilave etti. Kendisinden istirham etmemiz üzerine bizi kırmadı ve götürdü.
Gerçekten amcamızın dediği gibiydi. Taş duvar dışında ortada hiçbir şey yoktu. Daha önce Esmer Safi’ye ait olduğu söylenen şehidanın bulunduğu yerde şimdi yol boyunca giden duvar vardı ve burada bir şehidanın olduğuna dair en ufak bir işaret yoktu.
Şimdi sizin Esmer Safi de kim, diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum. Cevaplayayım efendim.
Esmer Safi esmer tenli, iri ve bembeyaz dişleri olan biri imiş. Kendisine görünen hanım da birkaç yıl önce göçmüş. Bilgi için baktığım kaynakta olay şöyle anlatılıyordu:
"Orak biçme zamanıydı. Her gün sabaha karşı uyanır hazırlanıp teyzemin evine gider onu uyandırırdım. Birlikte ovaya orak biçmeye giderdik. Yine böyle bir günde sabahın erken saatlerinde Zalihe teyzeme gitmek için yola çıkmıştım. Fakat o gün her gün gittiğim saate göre biraz gecikmiştim. Yolda telaşla yürüyordum. Eve yaklaştığım zaman evin karşısındaki duvarın üzerinde beyaz çarşaflı, esmer bir kişinin oturduğu gördüm. Onu teyzem sanıp seslendim. Sesimi duyduğu zaman bana yüzünü dönerek ağzını açtı ve dişlerini gösterdi. Ben korktum. Şehida olduğunu anladım. Besmele çekmeye başladım ve yavaş yavaş oradan uzaklaştım. Bu yaşadığım olayı köyün imamına anlattım. Ona kitap açtırdım. Ayrıca köyün içerisindeki insanlara anlattığım zaman an bana; "Seni parçalamadığına dua et dediler".
Gerçekten Esmer Safi adında biri yaşadı mı, bilmiyoruz. Kadının anlattıkları dışında bildiğimiz bir şey yok. Zan üzerine burada bir şehida olduğu kabul edilmiş. Rivayetler zayıf olduğu için de diğer şehidalar kadar adak adanıp mum yakılmamış.
Esmer Safi gibi, sadece bir kişi tarafından görülen yatırların toplumda kabul görmesi biraz zor oluyor. Hele o kişi bir de halkan biri ise ve bir köyde ise kaybolması kaçınılmaz oluyor.
...
Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.
Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.
Youtube videolarını izleyebileceğiniz, A'mâk-ı Hayal Sohbetleri, Kültürümüzde Şiir ve Mûsikî (TRT Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav TV) ve Mürekkep Damlaları (Vav Radyo)'ni dinleyebileceğiniz sayfadır.
Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...
Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.
Cudi Dağı ve Cizre'nin Kültür ve Tarihimizdeki Önemi
04:00 "Cudi- Nuh'un Gemisinin İzinde" Romanının Yazılış Serüveni
06:30 "Şeyh ve Kilise" Kitabının Yazılış Serüveni
16:00 Cudi Dağı İle İskender Paşa Camii Arasında Nasıl Bir Bağlantı Vardır?
17:30 Cizreli Şeyh Seyda Hazretleri Kimdir?
20:15 Diyarbakır Ulu Camii ve Cizre Ulu Camii'nin Ortak Yönleri
23:15 Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin Önemi Nedir?
32:00 Cizre'deki Şikeft-i Cüz Mağarası'nın Manevi Önemi
34:30 Cizre'deki Cebrail Kapısı'nın Tarihi Önemi
36:30 Sefine Festivali, Kültürel ve Dini Açıdan Ne İfade Eder?
43:00 "Cudi Dağı, Hz. Nuh'un ve Ümmetinin Sığınağıdır"
45:30 Hz. Nuh'un Gemisini Arayan Gencin Hikayesi
Cevdet Paşa’nın ahir ömründe yazdığı bu kitabın tam adı: Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbâsî halifelerinden, diğer Türk-İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadar olan ilk devirlerinden bahseder. Bir nevi İslam tarihi de denilebilir.
Tanpınar’ın onun için söylediği şu sözler çok önemli: Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'da ve bilhassa da bu kitabın Peygamber'in hayatına ait olan kısmında nesrin kemal noktasına varmıştır. Türkçe'de Mevlid'den başka hiçbir kitap, bu kadar herkesin dilini konuşuyor hissini bırakmamaktadır.