Özgeçmiş
...
Kafa ile ilgili bir başka tarif daha vardır. Bunlar da sermest, serbest ve serseri. Mest aşırı sarhoş için kullanılır. Serbest hür, istediği gibi davranan ve serseri aylak aylak gezen anlamındadır. Peki hakikat bakışına göre bu kelimelerin anlamı nasıl olur? Açıklamaya çalışayım.Sermest, kendini kaybetmiş, fena bulmuş Hak âşıklarıdır. Bunların aklı başlarında olmaz. Mecnun makamı da denir. İlm-i ledün deryasından kana kana içtikleri halde susuzlukları geçmeyen kimselerdir bunlar. Bunların ne kâmil bir mürşide ihtiyaçları vardır, ne de bir üstada. Serbest başı bağlı demektir. Kendi gayretiyle Hakk'a ulaşamayan kimselerin kâmil bir mürşide bağlanmalarına işaret eder. Başının bağlı olması bir yük hayvanı sahibi yularından tutup nereye çekerse oraya gittiği gibi bunlar da mürşitlerine bağlılık ipiyle bağlıdırlar ve mürşidleri ne derse onu yaparlar. Her şey başta başlayıp bittiği için başın bağlanması gövdenin de bağlanması demektir. Burada baş ruh, gövde ise nefsi temsil eder. Nefis hayvanını zapt u rapt etmek ve yabana gitmesine mani olmak için başından bir yerlere bağladıkları gibi bizler de bedenimizi, nefsimize uyup Hakk'tan uzaklaşmasın diye kamil bir mürşidin kapısına bağlarız. Bunlar da selamete bir başkasının eliyle ulaşanlardır. İlkine göre sayıları çok daha fazladır. Serseri ise herhangi bir tarikata girmeyip bir şeyhin önünde diz çökmeyen kimselerdir. Bunlar ortalıkta yerde dolaşır dururlar. Günlerini gün ederler. Amaçsız bir dolaşmadır bu. Hiç sonuç alamazlar. Bunların sayısı da serbestlere göre oldukça çoktur.
Gördüğünüz gibi her şey başta oluyor. Boşuna dememişler balık baştan kokar. Ehh, bu açıklamalardan sonra bu atasözünün ne anlama geldiğini sormazsınız, değil mi?
...
Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.
Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.
Youtube videolarını izleyebileceğiniz, A'mâk-ı Hayal Sohbetleri, Kültürümüzde Şiir ve Mûsikî (TRT Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav TV) ve Mürekkep Damlaları (Vav Radyo)'ni dinleyebileceğiniz sayfadır.
Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...
Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.
Cudi Dağı ve Cizre'nin Kültür ve Tarihimizdeki Önemi
04:00 "Cudi- Nuh'un Gemisinin İzinde" Romanının Yazılış Serüveni
06:30 "Şeyh ve Kilise" Kitabının Yazılış Serüveni
16:00 Cudi Dağı İle İskender Paşa Camii Arasında Nasıl Bir Bağlantı Vardır?
17:30 Cizreli Şeyh Seyda Hazretleri Kimdir?
20:15 Diyarbakır Ulu Camii ve Cizre Ulu Camii'nin Ortak Yönleri
23:15 Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin Önemi Nedir?
32:00 Cizre'deki Şikeft-i Cüz Mağarası'nın Manevi Önemi
34:30 Cizre'deki Cebrail Kapısı'nın Tarihi Önemi
36:30 Sefine Festivali, Kültürel ve Dini Açıdan Ne İfade Eder?
43:00 "Cudi Dağı, Hz. Nuh'un ve Ümmetinin Sığınağıdır"
45:30 Hz. Nuh'un Gemisini Arayan Gencin Hikayesi
Cevdet Paşa’nın ahir ömründe yazdığı bu kitabın tam adı: Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbâsî halifelerinden, diğer Türk-İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadar olan ilk devirlerinden bahseder. Bir nevi İslam tarihi de denilebilir.
Tanpınar’ın onun için söylediği şu sözler çok önemli: Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'da ve bilhassa da bu kitabın Peygamber'in hayatına ait olan kısmında nesrin kemal noktasına varmıştır. Türkçe'de Mevlid'den başka hiçbir kitap, bu kadar herkesin dilini konuşuyor hissini bırakmamaktadır.