Keşke çok sevmeselerdi

Malumunuz bu aralar lise ve üniversite için tercih vakti. Veliler ve öğrenciler araştırıyorlar, soruyorlar, inceliyorlar. Özellikle çocuklarını liseye gönderme hazırlığındaki veliler okul okul gezip canlarından çok sevdikleri yavruları için en iyisini seçmeye çalışıyorlar.

Böyle bir veliye rastladım geçen gün. Ne yaptın diyecek oldum. Keşke hiç demeseydim, bir dokundum bin ah işittim. Meğer ne kadar dertli imiş! Anlattıktan sonra bunları yazmazsan vebali boynuna deyince yazmak zorunda kaldım.

Arkadaşımız İstanbul dışında bir şehirde yaşıyor. Çocuğu bu sene LGS sınavlarına girmiş ve İmam Hatip Lisesine göndermek istemiş. Nereden geldiyse aklına tercihte bulunmadan önce gidip okulu görmek istemiş ve kalkmış okula gitmiş. Bizimki okulu görünce şaşkınlıktan küçük dilini yutacak gibi olmuş. Çünkü nitelikli okul olarak seçilen okulun fiziki ortamı sınavla öğrenci almayan sıradan bir Anadolu lisesi binasından bile çok kötü imiş. Ne bir laboratuvar ne açık ve kapalı spor salonları ne kütüphane ne de çocukların birlikte namaz kılacakları mescitleri varmış. Üstelik şehrin kenarında bir mahalledeymiş. En az iki vasıta ile gidilen bir yerde.

Bizimkinin isyan ettiği nokta da burası. MEB müdürü, belediye başkanı ve daha ne kadar yetkili varsa hepsinin İHL yapıyoruz veya ihtiyacını karşılaşıyoruz diye bas bas bağırdığı bu şehirde sınavla öğrenci alan tek İHL'nin şehrin kenar mahallesinde, yıkılmayı bekleyen, fiziki ortamı değil nitelikli okul sıradan bir okul için bile uygun olmayan bir binayı İHL yapmaları karşısında ne diyeceğini ve kime gideceğini de bilememiş. Bir de soruyor, acaba bu yöneticiler İHL'yi sevmeselerdi ve düşünmeselerdi ne yaparlardı?

Bu kadar olmamalı dedim ve emin olmak için söylenilen şehirde öğretmenlik yapan bir öğrencime ulaştım. Ondan kıdemli bir müdürün telefon numarasını aldım ve bu değerli ve tecrübeli yöneticiye işin aslını sordum. Arkadaşımın anlattıklarının tamamının doğru olduğunu söyledi. Hazır konu açılmışken nitelikli okulla ilgili merak ettiğim birkaç husus vardı.

Nitelikli okullara idareci ve öğretmen nasıl seçiliyor?

Müdür Bey, nitelikli okul belirleme komisyonunda olduğunu söyleyince bu sefer kendisine şu üç soruyu yönelttim.

1. Nitelikli okul binasını belirlerken nelere dikkat edilir? Bina, öğrenci başına düşen kapalı alan miktarı, kapalı ve açık spor salonu, yeterince geniş ve kitap sayısı yeterli kütüphane, okul güvenliği, merkeze yakınlık, eski bir okul olması vs kriterlere bakıldı mı, diye sordum. Hayır, dedi. Zaten bakılsa arkadaşımızın dediği okul okul bile olmayacak evsafta.

2. Nitelikli okul idarecilerini neye göre atanıyor? Daha önce bir başarı aranıyor mu?

Bu soruya verilen cevabı hem utandığım hem de üzüldüğüm için yazamam. Aslında bu okullara atanacak idarecilerde doktora, en azından yüksek lisans derecesi, tecrübe, farklı başarılar aranması düşünülmüş ama anladığım kadarı ile uygulamada bazen bu kriterlerin dikkate alınmadığı da olmuş.

3. Öğretmenleri seçerken dikkat edilen bir kriter var mı?

Atanacak öğretmenlerde de doktora veya yüksek lisans yapmış olmak, kitap veya makale yazmış olmak, proje hazırlamış olmak, herhangi bir alanda ödül almış olmak tercih sebebidir denilmiş ama bu nitelikleri taşımayan öğretmenlerin atandığı da vaki imiş.

Anladığım kadarı ile MEB, nitelikli okullara öğrenci seçiminde gösterdiği başarıyı ve nesnelliği ülkenin en zeki çocuklarının öğrenim gördüğü nitelikli okullara öğretmen ve idareci seçerken aynı başarıyı gösterememiş. En zeki ve çalışkan öğrencilere de en zeki idarecileri ve öğretmenleri seçmek gerekmez mi?

Bakanımız hem akademik tarafını hem uygulama tarafını biliyor ve çok deneyimli. Görülen aksaklıkları ve uygulamadaki kimi hataları düzeltecektir.

Ancak biz yine başa dönelim. Benim derdim İHL için gösteriş yapanların hakikatte hem fiziki hem mahal bakımından uygun olmayan okulu seçmeleri ve bundan rahatsız olmamaları, samimi olmamaları ve göz boyamaları. Bina sorunu kolaylıkla çözülebilir de kaş yapayım derken göz çıkartan kifayetsiz yöneticiler meselesi bina kadar kolay çözülecek gibi görünmüyor. Allah her devrin adamı bu tür idarecilerin şerrinden önce sevdiklerini, sonra da bizleri korusun.

Arkadaşın bu isyanına şahit olunca, tecrübeli müdür arkadaşla da konuşunca aklıma Mesnevi'den ayı ile arkadaşlık yapan adamın hikayesi geldi. Siz bunu yukarıdaki hikâyeye uyarlayarak okuyun. Bir de ahmaklardan kaçan Hz. İsa'nın hikayesi var ama bizim kaçacak yerimiz yok maalesef.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Hz. Musa yaşadı mı?
Kur'an ve Tevrat'a göre Hz. Musa

Prof. Dr. Hakan Olgun, Mısır efsanelerine göre Hz. Musa ile ilgili anlatılan kıssaların doğruluğunu tartışıyor. Horus başta olmak üzere Mısır mitolojinin temel figürleri üzerinde duruyor.

05:00 Mısır mitolojisi bağlamında Hz. Musa

12:00 Kur'an kıssalarının mahiyeti

42:00 Mısır'ın politik ideolojisi

46:00 Kadim Mısır'ın Ma'at doktrini'nin toplum üzerindeki etkisi

51:00 İbranilerin Mısır'daki tarihsel varlığı

58:00 Kur'an ve Tevrat'ta Hz. Musa

01:25:00 Hz. Musa ve Çoban kıssası

Özer Ravanoğlu'nun Türkistan Hatıraları

Uzun yıllar Kırgızistan ve Kazakistan'da bulunan Özer Ravanoğlu'nun hatıralarını anlattığı programda değinilen konulardan bazıları şunlar:

Orta Asya bozkırında bir ülke: Kırgızistan

10:00 Orta Asya'daki mimari eserlerin yapım süreçleri

20:00 Yiğitbaşı Murat ve Beş Arkadaşının hikayesi

40:00 Ahıska Türklerinin yaşadığı zorluklar

55:00 Kültür ve Sanatta Kırgızistan

01:21:00 Türk dünyasının ünlü yazarı: Cengiz Aytmatov

ismailgulec.net